2
Yorum
20
Beğeni
0,0
Puan
2467
Okunma

kaldırımların piyano tuşlarına basarak
gölgemin çıplak müzikalini oynuyorum,
kentin delileri gözlerimin balkonundan
eski şiirler asıyor kirpiğimin çarmıhına
aklımın çekmecesinde okuduğum kitapların
özetlediğim halleriyle yaşıyorum hayatı
renklerin sesleriyle duyduğum düşlerim
çocukların gülüşünde çıkan gökkuşağıdır
zamanın sinema çekimi bulanıklığında
bir fügüranın anlık görüntüsü yüzüm
daha senaryosu yazılmamış filmlerde
çoktan öldürülmüş çocukluğumun rolü
Tanrı adına bölüşülmüş kutsal kentin
ağlamalardan usanmış taş duvarıyım
sakallarıma gizlenmiş Meryem’in
rahminde ki peygamber sabrıyım
ıslak hüzünler ördüğüm boşluklarda
kaç iklim, kaç düş öldürdüm bilmem
tam erik çiçeklerini öperken yağmur
eylülün sararmış resimlerine düştüm
yitik hayallerimin alfabesiyle yazdıklarım
arz günlüklerimin karla karışık yalnızlıydı,
hayatın gri tonlu öykülerinde özlediğim
hiç hatırlayamadığım suretlerin sohbetiydi
mutluluğun es geçtiği umutlara yalvarış
bardakta unutulmuş bayat çayın dökülüşüyüm
annemin yanaklarında kurumuş yaş gibi silik
bir ozanın yasak türkülerinde üşüyen halkım
aklımın neresine çiziyorsun hayatı ey Tanrım
gözlerime doldurduğun ağır insansızlık nedir böyle
kalbim ey Tanrım kalbim verdiğin gibi atmıyor artık
lanetlenmiş işte bütün inançların duyuları, ruhları
yoksa, yoksa artık öldürdün mü yaşamı ey Tanrım ..!
Bülent Aslan