5
Yorum
19
Beğeni
0,0
Puan
1345
Okunma
yüzünden, içime dökülen
sımsıcak bir nehir vardı
kelimelerle tarif edemediğim...
ne inat denir aslında
ne de kusur uyku bozukluğuma, uyuyamama
sağlıklı sayıyor seni doktorlar
biraz yorgunluk ilâve edip strese
’ zamanla geçer’ ekliyorlar eklem ağrılarına
hadi biraz daha iltimas
söndürsün ateşini diye
iki hap tıkıyorlar boğazına
ille de bir temas gerekmiyor
birini unutmana
tamam seni hafife almam hataydı
tüm yükünü boşaltmış zannetmem
ne çok kıskanırdın beni
hayranlık dolu gururla izlerdim
belli etmesem de
çevremdeki kadınları bir bir temizlediğinde
beni, içinden ama çok sevdiğini biliyorduk ikimizde!
vazgeçilmez bağışıklıktın
cigara gibi bir türlü bırakamadığım
tütün kokulu bir alışkanlık
prospektüsü henüz yazılmamış ilaç
diye geçiyordu kayıtlardan günlüğe
biri yaşasın diye
biri yarım basıyordu kendini küllüğe!
bilsen ne çok masa kurmuşumdur anlaşılmazlığınla
kaç kere, taammüden boğmaya teşebbüs etmişimdir
yüzündeki acı tebessümlü inadı anasonla
sonra...
dudakucu çıldırtırca gülen bir resim
ve en çok üçüncü günde bozulan perhiz
yine dayanılmaz kıvamda bir iç yanma
kendi kendini dolduran bilmeceler
istemsiz üflenen meşâleler
yine yürüye yürüye
yüreğe mağlup o mücâdele
...
tam anlatamıyorsun işte
sanki aynayı öpmüşsün de ruj izi kalmış üzerinde
...
her kapı çalışında
çıplak ayak basar içindeki cam kırıklarına
...
arada yılgınlıklarım olmadı değil
kaktüs mevsimlerim
güllere kahrım
papatyalara küsmelerim
bir şey lâzımdı bana
yaşar gibi bir ölüm
iyileşmesin bir travma
giderek çirkinleşmek sevecenliği
mesela anason iyi geliyordu kalem ağrılarına
bana bir şey lâzımdı
bir avucutuya atıp darmaduman etsin içimdeki kileri
ister topraktam mâmül ister bitkisel üretim
ister denizden çıksın
ister yağsın gökten
adı, işe yaramasınca mühim değil
bir unutma rampası olabilirdi meselâ
iç yaralarını yok etsin yeter kökten
gerçekten sevmeyen bilmez
ardında kalıcı hasar bırakmış olmanın keskin orucunu
sen benden başka kimseyi sevmedin
ve kimseyi de sevemezsin adam gibi
ve unutmuş olsan
ya da tümden kesip atsan
arada arar, hâl hatır sorardın !
korkmazdın bu kadar, tekrar kanar
ürkmezdin, tekrar kanatlanır kuşlar
sustum tamam...
söylerdim satır aralarında
sakın bulaşma
aşkın yerini acımak alırsa
söndüremezsin sonra -hiçbir sıvıyla/
boğar bitirir çâresizliği
tüketir denizini
umut unutturmaz
inadı azdırır sadece sevgili
...
yaşlanmak huzur doldurmaz kollara
ve yıllar
ve gençlik
ve o hep zamansız ağrıyan insanın yirmilik düşleri
hele küs sevmek?
seni izansız hava sahasına
dişlerinin arasına hapseden o paskara ...
ah sevgili
bilmem şimdi hangi denizin
dargın desibeli çalıyor radyonda/ hafızanda
ama işte
o tuzlu yollardan geçilerek varılır
o/tuzlu yaşlara!
hadi unutalım aramızdaki her şeyi sevgilim
nasılsa " aramız buna hayli müsait"
neden hep aynı meyhanede içer insan
aynı filmi on kere izleyenler aptal mıdır
ya da başka şey mi görür?
sevmek nefestir, aşk; nargilenin tütünü
zaman bir karedir, aşk filmin bütünü
...
belki vazgeçerdim tümden
siler atar topuk izlerini bir bir basamaklardan
ölmek kadar ürkmeseydim
sensiz yaşamaktan
hadi şimdi al eline elimi
kırbaçla yalnızlığının asi tenini
kimseye söylemem merak etme
savunmasız bir masalı katlettiğini
sen kahraman pinokyo
hadi sırnaş aynalara
hadi bozdur denizi!
ToprağınSesi
.