12
Yorum
18
Beğeni
5,0
Puan
1699
Okunma

ER DOĞMAK (53)
Şu anda doğmuş olmasaydım.
Yıllarca, asırlarca sonra doğsaydım.
O medeniyetleri, gelecek günleri
Ne olsaydı da görseydim.
Er doğmuşum dünyaya.
Zamanımız er bizim.
Bir gün bu havayı teneffüs edemeyecek,
Bu topraklarda yürüyemeyecek,
Bir kişi olarak kalacağım.
Geleceğin çiçek kokusunu,
İnsan sesini rüzgar uğultusunu,
Su şırıltısını, kuş cıvıltısını
Bir gün duyamayacağım.
Bir gün, geçtiğim bu yollar
Başka izlerle donanacak.
Kırlarda yanan ateşler
Başka çeşit, başka şekil yanacak.
Bu topraklar üstünde bir gün yerime
Başkaları kaval çalıp, başkaları ağlayacak.
Her sabah doğan sisli güne
Başka gözler başka şekil bakacak.
Başkaları sevinçle eğlenecek.
Başkaları akşam oluşunda
Başka hüzün, başka hicran duyacak.
Kazdığım toprak kokan tarlaları
Başka eller, başka çeşit kazacak.
Yetiştirdiğim bağ ve bahçelerden
Başkaları meyve toplayacak.
Başkaları oturup içinde dinlenecek.
Her bahar, her yaz duyduğum kurbağa seslerini,
Bensiz, başkaları duyacak.
Dinlediğim hırıltı ve şırıltıları
Başka kulaklar dinleyecek.
Belki bir gün mezarım bile
Sürülüp tarla olacak.
Belki de ebedi kalacak.
Bilemeyiz geleceği.
Er doğmuşuz çünkü biz.
İlhan ATEŞ (Zayi Ozan)
Ordu,16/07/1972 Pazar
Yayın : 04/12/2015 Cuma
www.edebiyatdefteri.com/siir/974523/
(Lise 2 de yazdığım bir şiirim.)
5.0
100% (17)