takriben bir saatin anlamı olmalıydı
eğer ikindi sonrası kelimeler de oturmuş
kahve içiyorlarsa.
şehirden kaç, burası rahvan, adı üzerine bir güzel zaman
bugün tehlikeli olabilirdi telefon
beni aşağılan hatlar kesilebilir
evrime inanan bir operatör terörü,
su içiyor karakol dibinde sokaklar
o çok efkarlı şarkılardan da uzun
kuşlardan,
hasta edibilen bakışlar,
bir kriz sandalyesi mi, oturanın kan kokladığı
speysiel, speysi, baby Allahına kadar yabancı

dokunma güzel zamanlar
çıkış bulduğunda organizasyon kartı çekip gönderebilirsin
fırlamasaydık eğer rahim ağzından ağlak
biraz da ıslak
yağı bol tostlardan rahatsız olma yaşı
tenimizin biberi siyah
sırtından yiyor kadınlar en çok gece soğuğu

çıplak ayaklarımı sahte bir güneşe uzatıyorum
sesim kısık mıdır, meltem artık bahara, ölmek üzere çırpınan sinek ruhudur
leş yiyici akrabalardan döner risk taşıyan niyetler
konuşabiliyorum da, ellerimde getto kırıntıları, koşun yüksek dozlu burukluk
ekmeğe karışan tuz kadar ince bir gözyaşı
kapitalizmi okşuyor
av mevsiminin devrimine kırmızı bayraklar açılır

atıyorum
bu camlar, bardağın en hassas yeri.
negatif ayrıca
ve göçmensindir de, garın kapısı hazırsız gıcırdar

artık hiçbir yüz dozunda geçmiyor
ihanet ettiğim kentlerin de bir suyu zifaf, bir adı acemkıran