7
Yorum
13
Beğeni
5,0
Puan
2227
Okunma

pazar kamyonuyla gideceklerse
birikirdi ahali cami yanına köycek
uğurlamaya gelenler
ya da bir sabah er vakit Gövcelli Köprüsüne
yollanırdı askere gidecekler.
el birlik dilekler dilenirdi
hadin bakalım
"-hayırlı tezkereler."
"-hayırlı tezkereler."
dam başlarında hala teyze, ebeler
çelen arkasında yavuklular
sözlüler, nişanlılar
gelinler
"-Allah kavıştırsın"a
asker gönderen eve gelirlerdi
“hayırlısıynan getsin,
hayırlısıynan gelsin”
haftasına varmadan mektup gelmiş mi,
“Allah gaza-bela vermesin”li dualar
neredeymiş ne yapmış,
yemin etmişler mi?
yanında tanıdık kim varmış,
dağıtım izni ne zamanmış,
tezkereye ne kalmış
tektipinen foturaf yolladı mı
sifilleri keymiş mi
kimilerine göre ha deyince gelmez
kimilerine göre de, çok geçmez
“er mektubu görülmüştür” damgalı
bazılarının kenarları lacivert-kırmızı
süslü “by air mail ” antetli
pulsuz, zarfı açık mektuplar gelirdi
bölüğünden, nöbetlerden, hemşehrilerinden
çıkan yemeklerden bahseden
“gel tezkere gel” diyen
köydeki herkese sıradan
selam getiren
buram-buram hasret kokan
mektuplar alınırdı
elden ele dolaşır,
gözler buğulanır
anaların koynunda saklanırdı
“gel tezkere gel tezkere bitsin bu hasret
evde anan, baban, bacın
yüzüne hasret”
ya da alınamamış mektupların özlemiyle
dertler debreşir askerin kaleminde
bir elinde mavzer, diğerinde kasatura
ya da hemşerisi veya arkadaşlarıyla
birlikte çekilinmiş fotoğrafların arkasına
hasret dolu maniler olurdu, anlayana
“beni özledikçe resmime bakın
cansız hayalimi yırtmayın sakın”
ya da mektup bittikten sonra
“falana bi dünür gedivirin”
ve ya;
“filanı bi isteyivirin”
en alta son anda eklendiği belli,
satırın altı çizili
süslenmiş bir kızın ismi
mektuparın sonuna bir köşede oklu kalp resmi
bir tarafında kendinin,
diğer tarafta sevdiğinin ismi
ya da baş harfleri
olmadı bir de destan döşenirdi
“haftada bir çıkar üzüm hoşafı
onu da yer çavışınan ombaşı
bizlere galıyor, dibinin daşı
şafak 186”
bu nevi mektuplardan sonra
halı dokuyan kızlar
kendi önlerine yöneltir bakışlarını
yemin etmişler gibi konuşmamaya
kirkitle halıdan çıkartırlar hınçlarını
birileri de onların adını
mektuplar da anıyor mudur acaba
el ayak çekilip de kimse kalmayınca,
usulca dertli türkülere başlanır
elin tersiyle silinir gözler
unutulur, az öncesine kadar ki dargınlıklar
biri türkü söyler
ötekilerde ona katılır
“bir of çeksem karşıki dağlar yıkılır
bu gün posta günü canım sıkılır
ellerin mektubu gelmiş okunur
benim yüreğime hançer sokulur”
sobadaki çalı kütüğü ateşinde
ya bulgur
ya kumpir aşı,
kuru bamyalı
ya da kuru fasille
yanında erik hoşafı
kaynaya durur
“-hoşaf dediniz de; ulen arkadaşlar
“asgerlikte neyi öğsedin” deye sordularıdı çavışlar
gece taliminde menevre etdik de,
herkeş anasını, danasını, aşasını-fatmasını
biri de “anamın muşakkasını” dedi
herkes gülmekden yerlere yattı
len muşakka de neyiki deye
badılcan aşıymış meğere
ona “-neye len” dediler; o da
“-en sevmediğim yemeğidi de ondan
..
bizimkine de
gene mi gayınnamın suratı derdim
muşakka zufraya gonunca" dedi
başladı sımkırtmaya,
i(n)san en se(v)mediklerini bile öğreyoru
gurbetlik içine oturunşa
sıra bana gelip de çavış bana sorunşa da
muşakkanın üsdüne ben de “bulgur aşını” dedim
“neye sen de mi see(v)mezdin” deyinşe
ben de göğsümü gubardalak
sanısın başga bi aş biliyoz da
“-anam bişirecek de yenmeycek ha” dedim
anamın nası(l) bişirdiğini deyvidim
“-anacağzım ocaklığa çalıyı çokaracak
açcık köz olunca da
sağcağa vuracak dığanı
ille ıçcık da ossa sedeya(ğı)nı kokudacak
emme ille haşgaş yaa(ğı) gızarınça
diricene dolazı gavıracak
köpürdelek
varısa domatiz, olmadı patadiz doğraycak
bi avış bulguru da dolazlı yağa beledimi
duzunu-suyunu gatacak
da! gapağını gapadıvıcak”
bakdım valla herkeş, gafası ellerinde
mel mel beni dinneyo
bende ıçcık ballandırıvıdım
“-aş büngüldemeye başlayınca
gaşşık dik duruyo(r)sa
altındakı ataşı gıranlara çekivicen
gapa(ğı)nı gapacan
ellemen gari bişsin-demlensin dursun
üsdü delik delik olunşa
dutama(ğı)nan sağcakdan indir gırana goyvu
sovusun
bu ğarada gök domatiz turşusu mu olu(r)
çay sovanı mı, erik hoşafı mı
ya da bi daşşaglı yoğurt özendiyseee
...
hele hele yuka ekme(ği)n üsdüne
bi ğözel yayacaklar
sofra da galabalığ-olcak emme
sizin ellerinizi ba(ğ)lacaklar
benimde ayaklarımı
ekmek sulandı tepserdiyse
daldır dıkımları
ye bobam ye..
ye bobam ye”
valla herkeş kendinden geşdi
başga bi çavış
“-neye bulgur aşı” dedi
“-valla çavışım ben başga bişiy bilmen” dedim
“-eyi de anan da başga bişiy bilme(z) mi”
“-dağın başındakı köyde başga bişiy yok ki”dedim
“-eyi de sen anayın dizinin dibindemi(si)n de
deycem o ki ana guzusu mu(su)n
bunnarı nası biliyon” dediler
“-hinci çavışım doğruya doğru
başga güçcük gardaşım olmayınca
o bi yandan, ya hamır yoğuru(r)
ya evi süpürür, ya asbap yur
ya yayık oldurur!
ben de helik toplar gelirin
ocaklıkdahı külü eşeler
içinden iki köz bulurun
üflerken alaf alır
çıtırdaklı çalıyı basarın üsdüne, köz ederin
anam da bi yandan tarif eder
“-yağı gızart! sakın deyen yakma
garışdır bobam”
“-ya, yanıp yanmadığını ne bilecen” dediysem
“-içine ekmek ufağı atıvı
cozurdadıkdan sonura, gızarırsa
yağ gızarmışdır
değilise yağsı yağsı kokar
i(n)sanın garnını guraldatdırı
yakarsan da
bi ilece yaramaz
suyunu çok gıtarsan
lapa oluvuru
az gıtarsan gaz yemi ”
…
“- ne bişirisen bişir..
emme her şeyden eveli isdeleyek yapacan ki
kendinde beğenecen
elde beğenecek
sofrayı gurduğun fakıt
gözün beğenecek” derdi
yoğurtlu çorbanın üsdünü
yağlı dolazınan süsler
olmadı gavrılmış gırmızı büberinen
aş taba(ğı)mım üsdüne garabüber ekeler
yemelere gıyamazsınız, onculayın
isdenmeden yapılan
bişiyden ne hayır gelir”
"gönülsüz osdurukdan bok çıkar"
dedikleri boşuna değildir
ben öyle deyinşe Kötahyanın Davşannıdan biri anladıvıdı
“-bi emireri varımış
komutanı hergün üzüm aldırırımış
emme asger üzümü bilmezimiş
o da o değilden onu tığlarımış
acaba bunu neydiyo deye,
adam öğüne ğor -mekke ütmesi- yer gibi
bi öyle bi böyle salkımı sıyırıvır atarımış
bi ğün başga bi komutanı ziyarete ğetmişler
yemecen deye ısrar ettiyse de
komutanı “-ye len” demiş oda önceden gördü ya;
porsuğun mekke ütmesi yediği gibi
dutuvumuş salkımı, sıyırmış atmış
“-gözel ye len” deye zılgıdı yeyinşe de
“-komutanım ben başka türlü bilmen ki
sizden öyle ğördüm” demiş
başga bi çavış da
“-fasilleyi de mi bilmeyon len” dedi
bizim Hasan Çeşmede yerimiz yok desem
ayrı bi me(v)zu
“-bilirin bilmemiyin çavışım” dedim
“yarın da guru fasilleyi annadacan” dedi
Karamannı “-hinci annatsın” dedi
ben de “-böğün olmaz” dedim
“-neyye”
“-neyesi şu;
guru fasilleyi bi ğün önceden
ıslamak ilazım asdanım
böğün ocağa vursan
gene yarından aşşa bişmez” dedim
herkeş gülüşdü
çavış altda galmadı
“-çay sovanını iki yıl önceden ekmedin amma
bireş önşe zufraya godun”
“-sen de haklısın çavışım” deyinşe
.......
herkes yerre yattı
gülmeyen galmadı
bölük komutanımız gelince
hemen herkeş her yerden
elbirlik bulgur aşını annatdılar
kuru fasilleyi yarın annatcak dediler
o da "-yok ulan! hinci anlatcak” deyince
elimiz mahkım annatdık
“-komutanım hinci fasilleyi bi ğözel ayıklarız komutanım”
“-eee”
“-bi ğün evvelden suya ıslarız komutanım”
“-geş len ıslatmayı eşşoğlu” dedi
“-ataşa ğor bişiriz komutanım”
“-olumu ö(y)le len”
…………..
“-bakın arkadaşlar;
soğanı bi ğözel öldürceniz
içine birez guşbaşı et koyabilisiniz emme
ille acı büber
illa ki domatiz, salça
kırmızı biber
haşlanıp süzülmüş guru fasulyeyi
ilave etçeniz
ilk suyu atmazsanız
milleti gazlandırtdırırsınız onagöre
sonra
kabuğundan ayrılana kadar kaynatacaksınız
yerken de yanında bol kuru soğan”
………..
“-hinci bunu neye annadıyon
erkek adamsınız
garının ne yatağına
ne yapçağına muhtaç olun
bunnar hayatta galmanın
altın gurallarıdır
canciğer eşin de olsa
mencilis de
dangalakçana bi(r) laf sarfeder,
alta tükürsen sakal
üsde tükürsen bıyık hesabı
tükürdüğünüz tükrüğü yalarsınız,
ee o aş her öyün yenecek
değil mi ki,
o lafın üsdüne garının bişirceğne
gaşşık sundunuz,
soğan erkeği olusunuz
garının eline yuları verisiniz
o da sizi isdeği yerde “çüş” der durdurur
isdediği yer de “dah” der yörüdür,
semerinize isdediği yükü yükler
palanlı palansız demez biner
"gık" deyemezsiniz
"Sayma başa bir nefsi, kendi nefsine hamal•
kırbacın düşse attan, yere in de kendin al.."
kimseye muhtaç olmadan yaşaya bilmelisiniz
bunnarı da sıkıntıya düşmeden ö(ğ)renmeniz ilazım
esgerlik budur
her ahval ve şartlar içinde yaşamak
bi erkek çamaşırını da yümeli
söküğünü dikmeli
yemeğini bişirmeli
çocuğun altını alabilmeli
varsın "gılıbık" desinner
aç, kirli, pis, şaşkın demesinler
ona buna lağap dakmak
"elinden kör eşşek su içmeyen"lerin işidir
gemisini gurtaran gaptan boba
o eskidenimiş
hemi de
"hayat müşderek”
bunu aklınızdan çıkarman dedi
gulun başına her iş geli
garı hasda olur,
gor gaçar
ölür
…
erkek biter
…
erkek hasda olur,
alı başını ğeder
ölür
garıya bişiy olmaz
neye
erkeğe mu(h)taş değil
siz hiş dul erkek camatı ğördünüz mü
olmaz
hemen ölürler
aşlıklarından sırıncırkana
dul garıların öle bir derdi olmaz
neye
illa ki erkeğe gocaya mahkım değildir de ondan
bu iş böle”
dedi
gulakları çinileyesice..
neyise ertesi ğün
"hiş dee(ği)lise çorba" dediler annadıvıdim
sovanı uzunlamasına incecik gıycanız,
çavış hemen etiraz etdi
“çorbada sovan olur mu len”
“ben edeyin de yeme sen” dedim
sovanı incecik gıycanız
gulakmemesi kıvamına gadak gısık ataşda gavıracanız
accık eğşiynen barabar
ondan sonura su ekleceniz göz gararı
ıscak olusa da(h)a eyi
emme gaynar olmacak,
gırmızı pul büber de
ıccık gaynamaya bıngıldamaya başlarkana
tarana, göce
isdersen un, neyise işde
ne çorbası etçesen isdersen pirinç
emme gayat az olcak denesi
aş oluvuru valla, hatta gaz yemi
gaşşınan döndürelek usul usul boca edeceniz,
bişesiye çencerenin dibinde gaşşık çevirceniz
hep aynı fızınan
hep aynı tarafa!
gaynadımıydı altından ataşı çekecen
gapanı gapacan dinlendircen
..
üsdüne dolaz, deri peyniri, hatta ekmek gırıntısı
yaa(ğ)da gızarısa da(h)a eyi
senin ellerini benim ayaklarımı ba(ğ)lacan
afiyet ossun”
“-hanı len eşşeğlu eşek duzu”
?
“-hoşaftan anlamayan
çorbayı duzsuz sever”
DİPNOT
hava yolu postası ile
Esmeray
by air mail : hava postası ile
sağcak : sacayağı
mel mel/ mel mel bakmak : bön bön, ahmakça, aptallaşmak, şoke olmak,
gök: ham, olgunlaşmamış
kaz yemi: az su ile pişirilmiş bulgur pilavı
• Mehmet Akif Ersoy
5.0
100% (11)