Kılavuzu para olana her kapı açıktır. shakespeare
İbrahim Çelikli.
İbrahim Çelikli.

Tırtar / Emirber

Yorum

Tırtar / Emirber

( 6 kişi )

7

Yorum

9

Beğeni

5,0

Puan

2917

Okunma

Tırtar / Emirber

Tırtar / Emirber

askere hep birlikte gönderilirdi gençler.
hep birlikte yapılırdı nişanlar düğünler,
ilk yoklama, son yoklama derken
pusula alanlar , sevk edilenler
davet edilir, eğlendirilir askere gidecekler,
“-Sarı Yaşar, Adilin Amat,
Fadımanın Selattin, Çini Bolat tertipler

esgere gedeceklerinde,
Gencamadın Selattin
Eleğri’den öğrenmiş gelmiş de
“erik yattı-gakdı, kirez
kirez yattı gakdı armıt
armıt yatdı gakdı bayam ,
bayam yatdı gakdı….”
deye
oyun çıkartdılarıdı.
yanılanı sille tokat
oyundan attılarıdı”

Sarı Yaşar’ın türküsü
herkesi güldürdü
"-manda yuva yapmış söğüt dalına
yavrısını sinek gapmış gördün mü

"-bir sabah erkenden çift sürmeye gederken
öküzüm torbadan düşdü gördün mü?"

arkasından Çini Boladı;
“-bakır kaplar kalaylansın,
şu odada üş mum yansın,
uyuyan bahtım uyansın,
ana beni eversene,
evermezsen gebersene”













sonra tecrübelilerden
bol bol nasihat
"-parana eyi sa(hi)b ol
şöyle şöyle sakla,
gerisini yabana at
hemşeriden şaşma
eskerlikte Burdurlular,
Antalyalılar hemşerin olur
Gonyalılarda
(h)emşerimiz emme
onnardan uzak dur
hele de hele
kimseye borç-morç vereyin deme
bizim bi çavış varıdı
“maammer başbunar”
bizim bölükte ne ğadar Gonyalı varısa
valla herkeşden para almışlar
başda bizim bölükden Mammer Çavış var
Akşeer’in Eğrigöz mü ne bi yeri var
ordan başga biri
bobam ölmüş, yol param yok deye
varı-varmaz yollaycaz deye
kokusu sonura çıkdı
tabi herkeşin vizdanı
yalan değil olmaya bili(r),
hakkaten sıkıntın vardır emme
bunnarın meselemesi
o paranın üsdüne yatmağ uçu aldıkları
bellim bellim besbelli”

şapkasız selam başınan verilir
topuk selamı,
kısa künye,
kasatura
mavzer, matara
anlamadığımız daha bir sürü kelime
nöbet, parola, karavana
işaret bilmeyeni salma
mıntıka temizliği hadi neyse de,
tektip, sivil, çarşı izni
istihkam, manga, piyade
hemen her konudan sıkı sıkı telkinler
anlamadığım daha bir sürü kelimeler
akla gelmedik her konuda tavsiyeler
“-göreyin gari nektibini esirgeme”
“-öyle zırt-pırt izine ğelme”
"hayırlı teskereler"
dilekler
dilekler...



Irasgele-salgaraya mazife alma
esgerlikde ıra(ha)t edersin belki emme
eller esgerlikden ilaf ederkene
yüzün gızarır susarsın
göğsünü geremez pısarsın

sen asgerlik etmeye gediyon,
goğuşcu, yemekhaneci,
datlıcı, helacı olmaya deği(l)
ona ğöre, göreyin seni,
atdın mı onikiden vuracan
yalınız hedefin
alt orta nokdasına nişan alacan”
“gafayı çalışdır
beş lümero kep key”

“-gantin-mantin
antin-kuntin
emirerliğe de deği(l)
ordugah da iki tabır komutanı
yan yana gelmişler
biri emierini methederimiş
höyle soyludur,
böyle boyludur
olmaycak bişiy isdemiş
tabi iş
beklenenden az bi zamanda halledilmiş
adam kapıya ğelmiş
komutanı
“-oğlum memet” demiş
senin ki bi topuk selemi bi tekmil
“-hallettin mi”
“-halletdim komutanım”

öteki de emirerinin aslından asaletinden,
dürüslüğünden,
saygısından, hile-hurda etmeden
işini en eyi şekilde yapdığından bahsettikten sonura
o da emirerinden basit bi iş isdemiş
birec sonura da
“-oğlum memet” demiş
senin ki dışardan seslenmiş
“-emret komutanım”
“-hallettin mi”
“-fotinimi bulamadım komutanım”

“-öteki mi saklamış”
“-eveli saklamışımış”
“-hay Allah eyinliğini versin”


“-bizde de varıdı öyle bi
Trabızon’nu İsmayıl Hakkı
işiğücü tingozalık
onu sana, öteykini şona
dutuşduru
yetmez,
bizikinnerin de dalgavıklık
bek hoşlarına geder ya”

o hesap
tabıra yeni bi yarbay atanmış
asdığı asdık, kesdiği kesdik
inadına zemzert biri
kimi aya(ğı)na çağırısa çarsın
tek bildiği, tek isdediği
“ben kimin”
“Hasan Gurdoğlu” deye bildiler mi meseleme yok
bu yüzden tüm bölük gomutannarı ilk iş
tabır gomutanının adını öretmek
“Hasan Gurdoğlu”

iştimada zert zort emir yağdırıp duruyo
ça(ğı)rmış Zonguldaklı birini
ne bileyin ne
“Zonguldak emret Gomutanıım” deye
gısa künyeyi okuyup tekmil vermiş
gızgılı bi yandan ya zert gomutan
yapışdırmış ilk soruyu
“-asger ben kimin”
ıkınmış sıkınmış herif
öteki celallendikce celallenmiş
“-asger benim adım ne”
“-Hasaan..” gerisi yok
herifin aklına
canavar geliyomuş,
aslan geliyomuş emme
bi türlü gomutanın soyadı gelmeyo
gomutan daha hiddetlenmiş
“-asger ben Kimin,
benim soyadım ne”
“-valla gomutanım” demiş
“bi hayvanın o(ğ)luydunuz da
o hayvanı hatırlayamadım bi türlü”


Deli Yakıp;
“-tabır gumandanının emirberiyin
Esgişeerli bi yarbay
gara sırım gibi bişiy emme
adam bu(hh)!, bobayiğidin hası
öyle sırf boylu-poslu deye
harbokuluna alınmış cinsinden değilidi

yanargalı biriydin
o öyle de,
bilisiniz ya bizim esgeri
bendeki şargadalık dersen yahay
emme valla Allah bilip duruya
benim tingozalığımı bek severdi
yaşayosa ömrüne bereket
öte dünnadaysa nur içinde yatsın
mefrat bi adamıdı
yaveri de var emme, neneyen
benim üsdüme titrerdi mubarek

neyise biğün.. şöferini aldı annacına
“-bunun eti senin kemi(ği) benim” dedi
“-kendin ğibi eyi bi şöfer edecen bunu da”
şöfer de gumandan gibi,
benim dört gatım hani
Gayserili, bobası mötadımış
esgeriye, hasdane yaparımış, Angara’da
yediği önünde yemedi(ği) arkasında
bi evin bi o(ğ)luymuş..
garşıdan bakınca sanısın Atatürk heykeli
Menderez gibi bişiydi
aslına bakarsan çavışıdı emme
gumandanın şöferi
iştima yook, nöbetten maaf
torpillinin teki, belli gari,

gumandan kendi gibi akıllı,
dinamik, eyi keyimli
tertipli, temiz, mazifene dıkgatlı oldun muydu,
beg! severdi
emme böyle işi-ğücü onu bunu şikat eden, cıdavı
yalançı, inkarcı olana da zıt gederdiy ki
ta öyle…
yahay esgidirdi valla..

fotinini boyamak benim işim, bi(r) dee…
camlar, duvar, yerler, dolaflar , lafeler
parıl-parıl oldu muydu değmen keyfine
hele hele altında artis iresimleri olan camlı
masası, döner sandellesi
parıl-parıl parladımıydı, keyfe keder

hele de hele benim de
fotinim boyalı, yüzüm tıraşlı
tektipim ütülüyse
değmen keyfine
iki eliyne öpücüklerimi oğşardı

bi sevini(r)dim ki, güçcük çocuk gibi
ne de olsa yetimlikde böyümedik mi?
gözlerim dolardı valla
gosgoca yarbay ne de olsa
hoyuk deği(l) ya

bi de zatinden her gün sakal tıraşı isterdi
bi çavışın elinde birez pambık
erkeğ(i)sen
tersinden sürtünce sakalına dakılsın bi,
yataklar düzelsiz, üstün başın, ceplerin
hele bi de bakaya geldiysen
hele-hele bi esger gaçağı filenisen

ya bi de ispiyoncuysan
öyle bi zıt gederidi kiii,
donuz görmüş gibi bakarıdı
cevval mı cevval bişiy
galgır-galgır depmelerdi vallahi billahi

vay efendim çavışımış, ombaşıymış,
gıdemliymiş, son tertibimiş
tesgerereye-izine ğetceğmiş,
çarşı izinine çıkcağımış
dinlemezdi,
zatin o sene yarbay oldu
erkeğsen depesini bi atdır
gafayı sana dakar,
kör eşek sudan gelesiye
zıpıtırdı


yalınııız; bi şeyi varısa da söğmezdi
onun uçu hiş kimse de ona ğarşı
kin beslemezdi
emme gediklililer öyle mi
hemi döğerler, hemi söğerlerdi
Allah yaratdı demezlerdi
o yüzden hiş kimse onnarı sevmezdi

emme Allah var,
hele emirber olunşa
bana yan gözüne bile bakamazlardı valla
ne gedikli, ne teğmen bobaa
üsteğmen olsa ne yazar
selam vermezdim hiş birine,
dakmazdım annaca(ğı)nız
şeyimden aşşa
Gasımpaşa

tabır gumandanı “-Gaya” dedimiydi
saniyesinde dikilidim anacına
gazzık gibi
bi gısa künye
“-(Ya)kıp Gaya, Isparta!
emret gumandanım!” bi keyflenidi

ee tabii ne de olsa, eli-aya(ğı) gözüyüz
öyle çavışlara bile döğülümüyüz
sanısın karargah bölük gumandanıyın,
ben de fors binbeşyüz
……

gumandan öyle sever de.. abıla sevmemi,
işin aslı abıla daha bek severdi beni
hele bazara-şara gedeceğ oldu muydu
ben üş-beş adım sol gerisinde tabi
o alı(r) ben davşırın ,
biğün bir-kaş serseri ıratsız etdiler bunu
“-böyle garım osun, bi millon borcum osun”

bağrı kıllı daa gabadayı olanını gözüme kesdirdim
palasgayı çekdiğim gibi
“-bana senin hesabını mı soracaklar len
bilmen ne çocuğu”
fildıradı ğetdi
palasgamın erezesinin dilli demiri
adamın anından gan nası dizgiriyo
oluk ğibi

bunu duyunca barabar
tabır gumandanı beni almağuçu
Rizeli birini ğöndermiş tabırdan
abıla İrizeliliyi garşısına alıyoru
“-kumandanına benden selam söyle
kendine isdediğini emirber alsın
benim emirberim Isbartalı Gaya” deyoru

gözünün içine-içine bakıp
“-geri dön marş! marş!”
“-isdikamet gışla”
“-benden selem et dediklerimi de
aynen elet gumandanına”

“-emirberim Isbartalı Yakıp,
yani Yakıp Gaya”

…..
neyise..
Allah’ın onarcağı bu
bi bazar günü
senin gumandan yarbay
şöferini istedi,
olcak ya, o da -çarşı izinli-
punduna de(n)k getirdim ya gari
beklediğim fırsant çıktı deye,
gonta(ğı) gaptığım gibi
nası topuklarsın, basarsın gaza
ıldırım fızıyna
evinin öğünde
alıvıdım soluğu

cipin öğüne aştım forsunu
bu gülelek endi ğeldi, “tak!” bi selem çakdım
bakdım memnin
bi tekmil verisin
“-emret gumandanım”
gapısını aşdım
esas duruşda bekleyorun
“-hadi bakalım” dedi
“-gösder kendini,
görelim seni”
işdee
şöferliğe terfim böyleynen oldu




bi yere davetli miyimiş neyimiş
“-dıkgatlı sür” dedi
“-insan kendi hatasını bertaraf eder
sağa getdiyse,
sola gıvradır ,
fızlı getdiyse
ayağını gazdan keser
emme garşından gelen ustamı,
acemi mi
ayık mı zerhoş mu,
hırlı mı-hırsız mı
bilemesin
elo(ğ)lunun hatasını telafi edemezsin
Alah mafaza
coluğumuz çocuğumuz var” dedi

“-onun uçu(n) sen dikgatli sür
imi asdanım
sonura garışman
bak senin de çoluk-çocu(ğu)n var
benim de
sen sen ol,
hızmatı bok etme”

ben gayet muntazam, kendinden emin
getçe(ği)miz yeri tarif etti,
sankı kırk yıllık şöferin
“-len sana ehliyet vermeyenin” dedi
ben sekiz köşe oldum
hiş gonuşmadan
eliynen tarif etmeden
göz işaretiynen
getçeğmiz yere vardık, bi menevre
seğirtdim gapısını aşdım
seninki cipden endi

bana “cipden ayrılma emi” deyip
adamların yanna ğetdi
hararetli hararetli
bişiyler gonuşdular,
“-olmaz sonura der” ğibi
derkene, bireş sonura yanıma geldi
“-bizi takip et,
gözünü benden ayırma” dedi
işin işinde bi boklug var emme
“-len netçen” dedim
...
“-sana ne
evelallah, gumandanım işini bili”


valla esger arabası deye yol veriyollar
değilse Londura Asvaltı ğibi nası başetcen
ne ğadar getdik bilmeyon emme
benim belim bacaklarım filen dutuldu, uyuşdu
şeer gözükmez oldu ğetdi
deniz gıranında bi yere ğeldik
cibi isdop etdim,
yanında esas duruşda bekleyon
tabır gumandanın işaret çakmasıynan
seğirttim çakı gibi bi selam
“-!kıp Gaya .sparta!
emret gumandanım”
sesimin yankısından utandım valla
zert

gapıyı tıkıldatdılar
bizim gumandanınan bi adam içeri ğirdiler
bireş sonura gapı tekral açıldı
diğer adamlar da girdiler
derkene
iki kişi de biz ğirdik
daracık bi yer oturcak bile yer yok
epeyli bi bekledik

o ara
dışardan üş gişi daa girdi
galantor bişiyleridi
arkalarından gapgara keyinmiş
foterli-gara gözlüklü iki adam daha geldi
yalınız onnarı bek bekletmediler
biz höööyle begleyoz ğari
bi de o üş gişi

içerden gapı açıldı
gara gözlüklülerden şişman olanı
gapıdan zor geçelek içeri ğirdi
derkene
ötekine bi bakdım kıyne…
bi rovelver var adamın belinde
gabzası gümüş kakmalı, simli
bi dalavere var bu işde
eşgare, gün ğibi,
bişiler, bi hinlikler dönüyo
vallahide billahide
emme ne!




Allah var ya işgillendim
“-ulen” dedim,
“-ya içeri girende de”
“-Allah mafaza” gerşi bizim yarbay
(.)
evelallah beşini de halleder,
o gadar guvatlı, atik
zaten her zabah cimnasdik
kültür-fizik
aklına ne geliyosa yapardı
İtallen çukuruuu,
Hint çukuru demişsin
bizden âlâ
zıplar çıkardı
eşşek dansı demişsin elli kerre
şınaf çeker,
halada dırmanır
tel örgünün altından sürünelek geçer
“-yat!” dedi de yattın mı
“-topukdan gurşunu yediniz” deye
çinnerdi ayaklarımızı
her şey nizami olacak
çakı ğibi
bizinen barabar
sabah siporunda o da sipor ederdi


de dey(e)ce(ğim)n
değil böyle köfün , harar gibi
gumpir cuvalı ğibi..
bobayiğit bile olsalar ne yazar
evelallah bana mısın demez
beşini bi galemde yere sererdi
emme rovelver var işin içinde
bobayiğit filen dinlemez valla
zaten tüfek icat oldu,
mertlik bozuldu
biliyonuz,

isderine isdemez
insan ikirciklenme(z) mi
işin içinde iş olabili
valla yanımda da hiş bişiy yok leen
gene de elimine(n) yan taraflarımı yokladım
işallah yanılıp-yenilib de
topluyu almışmıyındır deye

emme ne ğezer

hiş değilise
kama-mama
nerdeee
bu ğarada yağırnımdan aşşa sovuk sovuk ter
jilet keser ğibi
akıp geli
“heyvah” dedim
“heyvaahh”

Allah’ın onaracağı ğari ya çok geşmeden
bizi içeri çağırdılar
biz içeri giriyokan
onnar da goca bi gapıdan
başga bi yere girdiler
görünüşe de bakarsan
hallerinden de oldukca memninner
“-ohhh” deye derin bi nefes aldım
“-çok şükür bin şükür Allahım”
işin içinde ölmek var,
ölmezsem, hesap-bermek var
o ölmekden de beter
Allah mafaza

her şeyden evela; suç benim üsdümde de galabili
kim götürdü? been!
“neye?”
“sen gumandanın şöferi min”
“yooo”
“eee”
gel de cüvapber
ahret sorularına
ayıkla pirinciyin daşını
işin yoğusa
çık işin içinden

uzatmayan gari..
bana “-buyur” ettiler
içeri ğirdik,
ğıcır ğıcır yerler
sankı karargahda denetleme var
başdan sona temizlenmiş,
o ğün yengatdan boya-badana edilmiş gibi
tükür tükmü(ğü)nü yala ta öyle

sanki gumandan gelecek deye
hazırlanmışlar; valla yerlere basmaya gıyamazsın
hanı bizim denetleme olu(r) da
ya(hut) da başgumandan gelebili deye
her taraf yengatdan boyanı(r),
parıl parıl edili(r),
masalara peçete file gonulu(r) da
sonra toplanı da saklanı ya
valla tam da öyle her taraflar
morundan yeşiline,
sarısından gırmızısına
yanar-sönerli ilambalar
ıldır-ıldır ortalığı şavkardıyo
isanın gözlerini gamaşdırıyo

goca bi masanın etrafında sendelleler
sıralandık hep barabar
emme izzet-ikram taltıf bana
sanısın ben candırma garağolu başçavışıyın
onnar da nefer
kimi sandellemi çekiyo(r),
kimi öğüme peşkir seriyo(r),
hepiciği ayakda
gözüme bakışıyollar
işaret ediyon
oturun deye
orta yerdeki duzlug, biberlik, peçetelik
bana dooru yaklaşdırılıyo(r),
görsen şaşarsın
içimden garib anam hu hallarımı görseydin
neyimiş senin o(ğ)lun
sen neyimişsin len Kara Yakıp
breehh breh
olu(r) da bu ğadak olu valla

…..
çok geşmedi,
iki ğarı geldi,
Allah sizi inandırsın emme ğarı bu!
valla bakmaya gıyamazsın derler ya
öyle bişiyler
sarı saşlı,
kara gözlüklü,
dudakları boyalı
omuzları çenteli
her yerleri eşgere
ben buradayın
deye ba(ğı)rıp duru
gosdak-gosdak yörüyelek
içeri bi girdileri kii
besili goçun guyruğu gibi
hopur hopurlar,
maşallah suphanallah
gaba etleri at arkası ğibi
valla billa gerdek gecesinde hamileci galı(r)
bunnarın böylesi..

aval-aval sorudagalmış
allak-bullak olmuşuyun
ikisi de boylu-poslu dalyan gibi
simsiyah keyimli
yerde sürünüyo birinin etekleri
öteki pantollu erkek gibi
zilli bi de takka geymiş
kalın-gırmızı kemerli
benim palaska haltetmiş

bizim kumandanın girdiği gapıdan içeri
süzülüvidiler bildircin gibi
ben bakagalmışıyın angutlaşmışıyın sanki
hu yaşıma geldim
daha görmedim öyle bi dişi
houvffff

hincikinner ba(h)sediyo da aç-aç file olurumuş
garılar soyunurumuş..
gedenner ağzının suyunu akıda akıda annadıyollar da
biz burada namıs bekcisi de(ğil) miyiz,
höyle gözel garı böyle gözel garı,
dinnermiyin Allasen
Canab(ı) Allah daha
bunnar gibi bişiy yaratmamışdır zannımca,

ha gerçi analar neler doğuruyo da
hu yaşın sahabı oldum
aradan bunca zaman geşdi
aklımın bi gıyıcığında
o garılar durup duru
daha dün gibi yauu!

















neyise gard(a)şım!
lafın birini goyup ötekine geşmeyelim
garşımızda izbandut gibi, iri kıyım,
cesametli bir adam
kolu baca(ğı)mdan galın
gafası kel, çenesi, yüzünün bi yannı
anının iki yannı dikişli
gaşları eğri, valla heybetinden
garşısında titirersin,

ağız-göz hareketiynen bana
“-neytdiyon” mu deyo
nasısın mı deyo,
nerdensin mi deyo,
ne isteyon mu deyo
bişiyler sordu durdu
naçar yanıbaşımdakınnara filen bakındım

adam benim kıro olduğumu anlayınşa
belki acıyıp, beni kendi halime burakdı
kendi bildiğine bakıp, işine döndü
ataşın üsdündeki tavaya bişiy dökdü

o bişiyler atdıkçana tava alaf alıyo
o alafta adamın ense kökünden
siğim siğim ter dökülüyo
yumbarlak , yumbarlak bişiyler daa
höyle tavayı yokarı do(ğ)ru fıldıratdırıyo
havadakınnar gene alaf alıyo

soğulcan gibi tuhaf bişiyler daa
olmadı kemre gibi bişiyden
kocaman bi bıçağınan
içine bişiyler doğrayo emme
valla tel tel tavaya düşüyo,
düşdükce cozur-cozur
benim gafa içeri girenlerde









gözlerim adamın bişirdiklerinde
ocağın üsdünden cazır, cozur sesler
valla bi bakdım, gortlangoz , ilan kabığı,
sıçan kafası ğibi bişiylerinen
dezgahın altı dobdolu

oturduğumuz yerin arka tarafındakı masada
on gadalak adam var,
adamın biri
“yemen”,
“işmen” dedikce,
yeyo zılgıdı

irikıyım adamlar gollarından dutmuşlar
ötekinner ha-bire zoruna yediriyollar
hiş bi Alla(hı)n gulu da
“-durun yau..
gardaşım siz neytdiyonuz
ayıp oluyo valla”
demeyo..

şe(h)er yeri de(ğil) mi
her goyun kendi baca(ğı)ndan hesabı
aşşamellenin belası
bizim köyü alakadar etmez deye
kimsenin belasını kimse üstlenmeyo
ıcıcık dik dik bakayın dedim

bizim masadakınnar
gaşlarını garartdılar
“-sakin ol,
otur garışma
sen garışırsan,
biz de garışmak mezburiyetindeyiz”
mi demeğ isdeyollar,
yonusa
“-otur senin gafanı da biz gırmayalım” mı

ben süklüm-püklüm
guyru(ğu)mu altıma aldım oturdum
“süt dökmüş kedi”,
ürkek pani ğibi
bi yandan da “-hey vah” deye
sovuk sovuk terlemeye başladım
yüre(ği)mde bi gümbürtü
gorkmadım desem yalan valla
emme irenk vermeyon
da narasın ödüm bokuma ğarışdı


körkütük biri yatıyo höyle en arkada
bilmen zilzurna zerhoş,
bilmen zopa attılar da
zıbardı,
öylecene gala-galdı
ağşam garannığı çökdü,
camdan bakdım
dışarısı zifiri garanlık
yan taraflarda da(h)a
iri-yarı bi sürü adam var
….

derkene..
bizim masaya da
işkiler filen gelmeye başladı
“-daha yıllanmış şarap getirin”
deye geleni geri yolladılar
ben de bi marak; bayat, üsdelik şarap değil mi bu
Allah mafaza zehirlencekler
foterlinin biri şişeyi zornan açıp,
kokladı, ötekine de koklattı
valla kendilerinden geşdiler zevgden,

benim öğüme de doldurdular, godular..
lamba pacası ğibi bi bardak
hadin bakalım dediler
gadeh tokuşduruyollar
“-dinimizçe günah” filen deycek oldum,
ne gezer
adamlar
nuh deyollar da
peygamber demeyollar..
izbar üsdüne izbar

annaşılıyo kiyne
“-burada ikram geri çevrilmez,
adama ana-avrat küfretsen ondan evladır”
duyar da inanmazdım
demek kiyne
yörükler bile bişiy ikram ederler de
gabil etmezsen hor gördün sayarlarımış

dutdurdular bi
“esger ağa
hadi bakalım
yarasın”






“-ben şöferin,”
…………..
ı ıhh
“-hemi de valla billa acemiyin
ik diba bi direksona ğeşmek nasib oldu”
deyorun yooo
“-yahu”
yüzlerine bakıyon sıradan,
her birinin ayrı ayrı
narasın
“bana-mı deyon” deyen yok
…………..
“-direksona -ik diba- geçiyon, deyon size”
ı-ıh

işin aslı
marağ etmeyon desem yalan
acıkmışıyın da üsdelik
teslim oluyorun naçar
……….
son bi cesaretinen,
“-hemi de kumandan bişiy demesin”
………

yalvar-yakar, boynumu bükdüm
mayıl mayıl yüzlerine bakdım,
“-esger yer-içer”
…………..
“-yediri-içiri”,
………
“-yedireni-içireni de sever”
……….
“-esger içer, içeni de sever”
…………
“-asıl işmezsen,
gumandan bize ğızar” dediler

“mezbur işcez gari, gurtuluş yook,
aşlıgdan ölmekdenise de
yecez, mezbur galısak da işçez
“ehveni şer ”
dedikleri bu olsa ğerek”







“hanı sinmecik oynarkana
seni arayannar yaklaşdıkçana
saklanısın da
uzaklaştılar mıydı da,
bulsunnar deye
ha bire fıyığınan işaret verisin ya
aynı mitli öyle,

işin aslı;
bi yandan işmekden çekiniyon,
bi yandan da
“-şarabı marağ ediyon,
canım çekiyo ”,
şıra ya(h)ut da ergen şurubu gibidir nassolsa
deyon gafamca
gerçi, işin garibi
ben onnarın da dadını bilmeyon ya;
Yassörende bi düğüne getmişler de
onnar annadırkana duyduydum bi

emme; ilan etine,
gortlangoza ne decez
en eyisi şarabı hazır etcez,
lokmayı çıynamacaz
boğazımızdan geşmezse
bolcana bi yudum şarab alıp
dah edecez arkasından yudacaz

şertler şert ossun
bi de acıkdım emme
hele dinine yandımın
ocakdan buram-buram
sarımsaklı kokular da geldikçene
“-nhııııfffh
huooffft”
ocakdakı iri-yarı adam
goca bi ziniynen geldi
kendi eliyle bazar ekmeğine dolduruvidi
üsdüne bi sürü gırmızı büber,
başga baharatlar,
ebem ıramatlığın ekelediği gibi
gıdım-gıdım deği(l)
kısmıklık ne arar,
baya bonkör adamlar
nerde sakladılarısa bunca zaman
63 yıllık şarabınan bizim gupalarıda
bi ğözel doldurdular


“-hadin bakalım” dediler
“-hadin şerefe”
“-sağlığınıza”
“-esger ağaya” dedi biri
önşe herkeş benim gupaya vurdu
sonura birbirlerininkilere
tokuşdurdular gupaları
en garşı köşedeki
gakdı, uzatdı gupasını
tokuşdurduk gari
neyeyse
töbe esdağfirullah
n’oluyosa
herkeş şaraplara yumuldu

bakdım ağızlarının uşlarıynan işdiler
tabi beni zerhoş etcekler,
“yermi gara cücen"
gargara ettiler
eh gari dedim, ben de içeyin
onnar ğibi, höyle ağzımın ucuynan
ben de
emme daha ağzıma alırına almaz
“-eleyh!” demişiyin,
“-ne len buu!”,

“-donuz sıkısı valla
ağzım-boğazım yanıyo-gavrılıyo
gözlerimden gulaklarımdan ataş fışgırıyo
şimşek çakıyo ortalıkda
yer yerinden oynayo
sen sanısın zenzele var
dünya çalkalanıyo
başımda dönüyo
buğarada
içerden de dabanca sesleri geliyo
heyvaaahhh

demekkiyne bunnar
beni zarhoş edecekler
belki de kumandanı vurdular,
ikimizi de ortadan galdıracaklar,
valla bi şarampola sürüyvürüler
üsdümüze de iki kürek toprak kürüyvürüler

bizim bura geldiğimizi gören bilen mi var,
kim gördü,
kim bile bilir



bilse ne yazar,
minareyi çalan gılıfı davşır derler
adamlar köpek dolabını ona ğöre tertiplemişdir
hepiciğinin aynı gabağa siymediği ne malim
olmadı, üsdelik şöferi de acemiyimiş deyviriler
suç üsdümde galır
gumandan hadi neyise ya
benim arkamı kim arar,
kim sorar
kimim var esger ocağında

“-kim vurduya gedecez” deyon içimden
aklıma garip anam,
çocuklarım geliyo aklıma
emme illa ki sarığız

sarığız dedimde
dağıtıma gedece(ği)mde, günnerce
Allah sizi inandırsın yol boyunca
hayalını okşayıp durdu(ğu)m
incik-boncuk aldığım
“sarığızıım” deye
aldıklarımı okşadığım sarığız

dağıtım izinine geldim dee,
öpüp-kokca(ğı)dık aklımız sıra sarığızı
beni tektipin içinde görünce
yad-yad baktı
eyicene torlaşmış gelmedi yanıma bile

yaban(s)ıdı zahar, bön bön bakıyo
barnakları ağzında
“-gel bakayın sarı ğızım” deyon
omuz silkiyo
guca(ğı)ndan düşmedi(ği)
bobasını unutmuş len ağa valla

gelmeyo yüksürüyo
golundan duttum, guca(ğı)ma alayın dedim
basdı ağıdı-fığanı
valla bi ğücüme gedti
hay dedim “hu esgerliği ırcat edenin”





bakdım anamın gözleri doldu
gözlerimin içine içine bakıyo
hanı esgiden bişiy odlumuydu
“-sen de ana-boba ol da”
o zaman annarsın deyodu ya
başımı salladım
“-haklıymışın ana”
evladın üzerine guruluymuş dünya
hepiciği bi yanna
Sarığız bi yanna

ilk gederkene Yazılıya aşşa
tertiplerinen kovalaşdık getdiydik de
dağıtımdan sonura…
ayaklarım yörümedi esgerliğe,
yüksünmedim emme gahroldum
gerçi ha hoş Sarığız tersleninşe
köyde bana mapısane ğibi geldi emme
uyuyokana öpdüm-kokdum gene de
emme o boynuma sarılıvıdığı
canıma can gatarıdı ya
olmadı…
onun yerini valla-billa
hiş bişiy dutmayomuşumuş
emme ne yalan söyleyen
esgi dadı yoğudi

de! d(iye)ece(ği)m
şarap-marap deği(l) zehir-zukkum
nesini sevip de içiyollar len bunun
üsdelik bi de etek dolusu para veriyollar
len ağa valla zehir gibi
ağzım-dama(ğı)m filen
börtdü töbossun
yauuuu

bi pısgırmışıyın ,
haydee
Allah bilip duru ya
valla bireş de bilelek
hadi oğlum ortadakı zininin üsdüne
şaklabanların ettiği ğibi
o insan azmanı,
o dev gibi adam
üstüme do(ğ)ru bi geldi ki!
olanca hıncı-hışımıynan
gözlerini pertledelek


“-ulan deple
ulan ben senin ….
nerden bulusunuz bu hanzoları”
deye bi bağırdı
adamın garşısında eridim,
öldüm-bittim töbossun
gorkudan ödüm sıttı
ömrümde öyle bi ses daha
duymadım
bilmeyon valla billa

namıkörlük işde
baksaykı ben boşalmışıyın tepsiye
“-anam mı doğurdu ulaynn!” dedi
kereste de deği de baya bildiğin çam yarması
o hışmınan üsdüme ğeldi
dutmaya file gakdılar
“-dur ulen” dediler
“-kumandana ne decez”
duyduğu mu var döyüsün

“-heyt lan” dedi
beni duttuğu gibi bi fıcıttı
kapı-pençere gırıldı
ben depe-taklak
cumbalak gıldım getdim

garnıma bi kıymık gibi bişiy sapandı
cam gırığımıydı da bilemeycen
gassığımda bi yanma, bi sızı
sanırsın ataş içindeyin

bi ıscaklık peydah oldu
isbirto dökülünce alaf derakap yayılı ya
aynı mitli öyle, ataş her yanımı sarıyo
sanısın yanıyon yau
gassığımdan ığıl ığıl her yanıma
bi ıscaklık yayılıyo
ellerimine yokladım
ellerim, her taraf gan
benden lıkır lıkır gan boşalıyo






“-aldırdın beni ay gadın anam
hakkını halal et garibanam
yetim galdın Sarı Ğızım”
deye ağıt-fığan
ağlamaya başladım
aldıran yok
“-gumandanım etiş gayrı”
deye inileyon, belli mi
belki de o, benden önce ğetdi

öyle ya;
hiş değilise bi ümmet-i müslümanın(m)
“galdırayın”,
“dokdura götütüreyin”
deyen yok
garnımı dutalak
yekindim gakayın,
doğrulayın deye davrandım
ı-ıh, narasın,
tam debelendim
dizime bi can geldi

gafamın ıranzaya çarpmasıynan
kendime geldim,
gan-ter içindeyin
çok şükür uykudaymışıyın
uyandım.

bereket versin herkeş derin uykuda hala
töbossun yasdık bile cımcılık
gari var öte yanı sen hesapla
kovuş nöbetçisine bile görünmeden
öğümü dutalak doğru helaya

bereket versin uykudaymışıyın
değilise gortlangozu da yeyceğidim
işki içip günaha da girceğimişiyin
garnım yarılıp belki gan gaybından getçeğidim
gene de altıma etmişiyin

de deycem bi çuval inciri maffetdik
emme kimseye irenk vermedik
varsın ossun ucuz atlatdık vartayı
herkeş beni “şeytan aldattı ” sandı














DİPNOT
pusula almak: kimin hangi tertipte, nerede asgerlik görevini ifa edeceğini bildirir yazı
badem
salgara : olur-olmaz, baştan savma, ipe-sapa gelmez,
pısmak/pusmak: saklanmak, kaçacak yer aramak
gızgılı / kızgılı : kızgın, sinirli
canavar: kurt
yanarga: duygusal, hisli
şargada: haşarı, şımarık, yaramaz, sulu, laubali, serseri
tingoza: canlı, hareketli, kıpır-kıpır
mötad / mütad: müteaahit
iştima : içtima, toplanma, askerlikte sayılma
maaf: muaf, sorumsuz
mazife: vazife, görev
cıdavı: fesat, fitneci, arabozucu
fotin : potin,
dolaf / dolav : dolap,
lafe / lafa : levha
tektip: askeri elbise
tertiplerinden sonra askerliğe başlayanlar
donuz : domuz
yürekli, cesur, iş bilen, tuttuğunu koparan
zıpıtmak : dayak
gedikli astsubay
beg / bek : pek, çok
şar : şehir, şehir merkezi
davşımak / tavşımak : bir şeyi taşımak, yanında bulundurarak gitmek, götürmek
ereze: kemer tokası
dizgirmek: fışkırmak
eletmek: iletmek, götürmek, ulaştırmak
punduna denk getirmek : en iyi zamanına getirmek, fırsatını kollayıp uygun durumda harekete geçmek
kıvırmak, çevirmek
kıran: kenar, kıyı
kalantor: zengin görünümlü, ensesi kalın
bir tür tabanca
işkillenme: vesveseye kapılmak, kuşkulanmak, şüphelenme
çıynamak: çiğnemek
köfün: küfe, iki tarafı açık sepet, burada içi boş anlamında kullanılmaktadır
ikirciklenme: ikilemde kalma, teretdüt, duraklama, şüphelenmek, kulağa su kaçmak
eşgere/eşkere/aşikare: açık açık, aleni, herkesin gözü önünde
gosdak /kostak : havalı, cazibeli, alımlı, dolgun, etli-butlu, salınarak yürüyen özellikle kadın.
sevişme isteğindeki ya da istek uyandıran kadın
sorutmak: beklenenin dışındaki bir durumla karşılaşıldığında şaşkın-şaşkın bakakalmak
soruta kalmak: şok olmak
aç-aç: askeri birliklere konser veren, soyunan kadınlı eğlence
cesamet: irilik, oldukça büyük olmak
kıro: kırlı, cahil, görmemiş, görgüsüz, kaba-saba
ense kökü: dal, boyunun arkası, baş ile gövdenin aka noktası
yumbarlak: yuvarlak
yumbarlamak : yuvarlamak
fıldıratmak: çevirterek, döndürerek atmak
kemre: koyunlar gübreleri üzerinde yattıkça zaman içinde bıçak kesmez sertlik ve katılığa erişirler, yakacak, duvarcık hatta arı kovanını yapımında kullanılır
gortlangoz: salyangoz, sümüklü böcek
gadalak/gadak: kadar
ilk diba: ilk defa
mayıl-mayıl bakmak: meyil vermiş, aşırı düşkün, şok olmuş gibi, salakçasına
ehven-i şer: kötünün iyisi
can çekmek: açlık duymak, yemeyi istemek, görmek istemek, özlemek
şıra : üzüm suyu
gıdım-gıdım: azar, azar, mümkün olduğu kadar az
kısmık: cimri, pinti, bencil, elisıkı, kısam, varyemez
zenzele / zelzele, deprem
köpek dolabı :gurampa (kurampa) tertip, düzen, alavere-dalavere,
siymek: işemek (daha çok kedi-köpek koç ve teke için)
tektip: askeri elbise
tor: çekingen, ürkek, yoz, sol, asosyal, kimse içine karışmayam yoplumsallıktan uzak
torlaşmak: alışmamak, unutmuş olmak, soğuk davranmak
yüksürmek: ısrarla istemek, davranış tarzında ısrar
ırcat : icat, ortaya çıkarmak, adet haline getirmek
yüksünmek : isteksizlik, iştahsızlık, tembellik, üşengeçlik,
pıskırmak / tıksırmak : hapşırmak
hınkırmak / tınsırmak: burnunu temizlemek
komik dalkavuk
deble /deple: patavatsız, düşüncesiz davranan
nankör: iyilik bilmez
çam yarması: iri yarı, devasa
fıcıtmak : fıtlatmak, atmak
cumbalak kılmak, cumbarlak: takla atmak, yuvarlanmak
peydah olmak: hiç yoktan, beklenmedik zamanda, olmadık bir şekilde bir olay olması
ığıl-ığıl : sızma şekli
figan:feryat
yekinmek: kalkmaya çalışmak
debelenmek: çabalamak
hela: tuvalet, kenef, yan taraf
şeytan aldatması: uykuda cünup olma

Paylaş:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Şiiri Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (6)

5.0

100% (6)

Tırtar / emirber Şiirine Yorum Yap
Okuduğunuz Tırtar / emirber şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Tırtar / Emirber şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Ramiz  Akkaya
Ramiz Akkaya , @ramizakkaya
6.11.2015 17:30:17
Kültürel miras adına çok güzel bir eser.Yüreğinize sağlık.
VAZO
VAZO, @vazo
31.10.2015 11:27:55
5 puan verdi
bereket versin uykudaymışıyın
değilise gortlangozu da yeyceğidim
işki içip günaha da girceğimişiyin
garnım yarılıp belki gan gaybından getçeğidim
gene de altıma etmişiyin

Gerçeğin hikayesinden süzülen yaşananlar uykuda rüyada olsa da
gerçek bir yöresel şiveli anlatımdı. Askerlik anılarının betimlemesi
hayatın içinden geçen rüya gibi dizelerde öylesi gerçek gibi.Şiire
verdiğiniz emeğe tebriklerimle.Söz ustasına saygıyla.
Ke
Kemal Sagim, @kemalsagim1
31.10.2015 10:33:06
Hayatımızda yer etmiş kişileri yazmak... Özellikle gelecek nesle aktarmak kültürel mirasa sahip çıkmak adına değerlidir. Geçmişin güzelliklerini ve inceliklerini aktarmak aynı zamanda kabiliyet ister. Değerli şairimizi kutluyor, kelimelere verdiği önemi alkışlıyorum.
Celil ÇINKIR
Celil ÇINKIR, @celilcinkir
31.10.2015 00:00:53
5 puan verdi
Allah rahmet eylesin.
Aslında Anadolu'lu neferlerimizin her biri birer ERKANI HARP(KURMAY)dir.
Ne cevherler vardır aralarında.
Her biri birer derya.

Ben de bir askerlik anısı anlatayım.

Daha doğrusu anlatılanı nakledeyim

DELİBAL'ca

Anlatacağım hikaye 100 yıl kadar önce yaşanmış gerçek bir olayın destanlaştırılmış hali.

Andırınlı Ali Çavuş'un Destanı

Hikaye anlatılırken dil ve kültür olarak o yıllara sadık kalınmıştır.

Andırınlı Ali Çavuşun Çanakkale Destanı

1. Bölüm
Torun Karyesi’nde, geldim cihana
Hacer’le Hüseyin, oldu bahane
Dokuz kızdan sonra, havam şahane
Hanyeri misafir, eyledi beni

Babam kâhyalığa bir ömür verdi
Hamarattı anam, bizlerdik derdi
Topraktı damımız, bahçesi vardı
Dutluktu arkası, bostandı önü

Oyundu meşgalem, bilmezdim para
Yemek vakti biraz verirdim ara
Koşardım, zıplardım, atardım nara
Kaplardı sevincim tüm asumanı

Andırın Suyu’nda çimerdim bazen
Köyde çocuklarla oynardım cızzan
Bilmezdim o zaman Kadirli, Kozan
Tanırdım sadece köyü, ormanı

Anamın babamın eli koluydum
Ninemin en tatlı oğul balıydım
Dur durak bilmezdim deli-doluydum
Bana dar gelirdi köyün meydanı

Kolaçan ederdim dağı taşları
Uzmanlık sahamdı yıkım işleri
Atardım yuvadan yavru kuşları
Palazlar, ferikler verirdi canı

Ata giydirirdim edik, yemeni
Püsüge verirdim kasıl, çimeni
Sarıkız yemezdi közde çamanı
Dinlemezdim ben hiç duru amanı

Üç saat çekerdi sübyan mektebi
Bu yüzden görmedim defter kitabı
Olmuştum haşarı, hırçın bir sabi
Nasıl da severdim, gem’i, harmanı

On’unda başladı gönlümde sızı
Mıhlandı aklıma Rasim’in kızı
Orucumu tuttum, kıldım namazı
Taşırdım göğsümde halis imanı

Yaşım ne de çabuk girdi on beşe
Girmem gerekirdi artık bir işe
Oynamak ne mümkün köylükte hâşâ
Oynatırlar tefe koyup kızanı

On Sekiz’de oldum, hamam külhanı
Sarı tosun ile yaptım felhanı
Ellik taktım biçtim, yulaf, şifanı
Buğdayı çeç ettim, yığdım samanı

Toraşanlık bitti yirmiye girdim
Cebim para gördü, evlensem derdim
Gönlümün emrinde kıvrandım durdum
Mecnun’dan bin beter tattım figanı

2. Bölüm
Bir Cuma günüydü bayrak dikildi
Eş, dost, akraba köye döküldü
Davul zurna sustu, dikkat çekildi
Tellalla okundu devlet fermanı

Fermanda padişah şöyle buyurdu
“Hubb-ül vatan min-el iman” diyordu
Düşman alacakmış bu güzel yurdu
Pişman etmeli yan gözle bakanı

Gel hele diyordu çabuk gel hele
Yediden yetmişe koptu velvele
Karşı koyacaktık yedi düvele
Çiğnetmek olmazdı cennet vatanı

Meydana toplandık kızlar kızanlar
Bir araya geldik destan yazanlar
Sazın tellerine vurdu ozanlar
Er meydanı derler gör heyecanı

Geldi cübbesiyle imam efendi
Sefer için Hak’tan yardım dilendi
Memleket uğruna kalpler bilendi
Kabul edilmezdi işgal planı

Analar, babalar küle dönmüştü
Yavuklular solgun güle dönmüştü
Gözlerden akanlar sele dönmüştü
Andırdı yaşımız sanki tufanı

Davul zurna önde, bayrak açıldı
Ağlayan gözlere, neşe saçıldı
Vatan için yardan, serden geçildi
Olmuştuk vatanın canlı kalkanı

Üç gün yol yürüdük, kalarak handa
Trene topluca bindik Ceyhan’da
Misis’i geçince durduk Seyhan’da
Yola çıkacaktık ertesi günü

İstanbul’a vardık sabaha karşı
İlk defa dinledik mehteran marşı
Tekbir sesleriyle inlettik arşı
Yeditepe sanki cennet mekânı

Sırat’a gardaşmış Galata güya
Bir başka memleket İstanbul var ya
Arasından akar koca bir derya
Tarif edilemez görmeli onu

Farikamız olmuş saray, camiler
Yüksek minareler gökleri deler
İstanbul’u görür müstesna gözler
Buradan hükmetmiş cihan sultanı

Gülistan diyarı, dünya gülşeni
Hadisi şerif’ler vermiş hisseni
Kâbe’ye eşdeğer tutarım seni
Dökerim yoluna sapı samanı

Son Nebi’nin ona hadisi vardı
İstanbul bu yüzden farklı diyardı
Efendiler onu ancak duyardı
Yirmi sekiz yıldız en parlak donu

3. Bölüm
At meydanı derler toplandık safta
Talim ile geçti orda on hafta
Neferlikte olduk tam da bir usta
Başardık hepimiz zor imtihanı

Peygamber ocağı diyordu dedem
Hissettim ruhumda basınca kadem
Kuru peksimete etmedik sitem
Şükranla yâd ettik rızık vereni

İkmal birliğine verdiler bizi
Zabitler önünde olmuştuk dizi
Anlattılar bize arpacık gezi
Orada görmüştüm ilk kumandanı

Tıpkı yuvamızdı asker ocağı
Onun kadar sıcak ana kucağı
Şehitlik mektebi köşe bucağı
Erenler görürler mutlak Rahman’ı

Ağladım birlikte, güldüm birlikte
Var olma sırrını gördüm dirlikte
Hayatı öğrendim seferberlikte
Tek yürek olmuştu yurdum insanı

Gün geldi içtima ettiler bizi
İçimi kapladı tuhaf bir sızı
Yâd ettim o anda efendimizi
Hissettim kendimi “Bedrin Aslanı”

Birazdan “Selamlık” olacak dendi
Yüreğim göğsümde nasıl kıprandı
Ruhum bedenimde coştu deprendi
Teşrif edecekti gönül hakanı

Yürekten bağlıydık biz o makama
Onun gölgesinde düşmedik gama
Efendimiz sandım baktım endama
Rüyada göremem öyle bir canı

Fayton içindeydi nurlu yüzüyle
Geçti önümüzden oğul kızıyla
Tebessüm eyledi şefkat gözüyle
Tazimle seyrettim Âli Osman’ı

İslam sancaktarı en büyük insan
Verilir yolunda düşünmeden can
Destursuz uymayı emreder Kuran
Tereddütsüz düstur bildim Kuran’ı

4. Bölüm
Rus hücumbotları Karadeniz’de
Takip eylemişiz anında biz de
Vurulmuş limanlar saat Sekiz’de
Bomba gibi düştü harbin ilanı

Çaldı kampanalar emir verildi
Bize Gelibolu layık görüldü
Bindik vapurlara dümen kırıldı
Hedefimiz Eceabat Limanı

Şafak vakti vardık Gelibolu’ya
Dalgın dalgın baktık Anadolu’ya
Kilitbahir sessiz, benzer ölüye
Boğacak gelende hain düşmanı

Kazdık siperleri, mevzi’e girdik
Berkittik mevzii, hazırlık gördük
Hamaylı boyunda, çelikten erdik
Attık kalbimizden şüphe, gümanı

5. Bölüm
Bin dokuz yüz on beş, on sekiz Mart’ta
Birçok zırhlı battı birkaç saatte
Seddülbahir, Morto, Eceabat’ta
Geldiğine pişman ettik şeytanı

İngiliz’in kibri azdıkça azdı
Fransız gururu deryada yüzdü
Hasta adam burda bir tarih yazdı
Şaşırdı bu hale Lord’u, Ayan’ı

Fütursuz var güçle, yüklenseler de
Armadalarıyla diklenseler de
Anzac’lar, Hindu’lar beklenseler de
Çekilip gittiler süzüp gerdanı

Güya ejderhadan yoktu farkları
Döndüler girmeden daha kırkları
Çok gördük tarihte böyle ırkları
Bunlarda tadacak aynı kapanı

6. Bölüm
Beklenen gün geldi olmadı ıslah
Yüklendi karadan, dedik “Ya Allah”
Çelikten duvardık Elhamdülillah
Namlumuzda güçtü Hakk’ın ihsanı

Çıktığı sahilde, çakıldı kaldı
Kazdı siperini, mevzie daldı
Topçusundan bize şarapnel saldı
Andırıyordu o, vahşi kaplanı

Yüzbaşı topladı, siper önünde
Dedi; karşı koymalıyız anında
Kahredecek kuvvet asil kanında
Toprağında rahat uyut atanı

Parçala sırtlanı, çıkart hersini
Öyle bir yüklen ki alsın dersini
Vurduğun tokatta görsün tersini
Unutmasın senin vatan sevdanı

Yakıldı kınalar, vatan yoluna
Çiğnetmeyin yurdu haçlı dölüne
Ölürsen şehitsin, ismin soluna
Yakışır sağ isen gazi unvanı

Tek tek kucakladı bizi kumandan
Baktı gözlerime öptü alnımdan
O anda şahadet geçti gönlümden
Vatan çiğnenirse neyleyim canı

7. Bölüm
Vatan aşkımızla, şimşekler çaktık
Süngüyle, mermiyle sel olduk aktık
Yoksa bu vatanda olmayacaktık
Hissettik o anda şehit yatanı

Bir dereden geçtik, tepeye vardık
Düşmanı çembere alıp ta sardık
Allah ne verdiyse vurduk ha vurduk
Kefere dölüne verdik ziyanı

Kükremiş aslandık, Anzac Koyu’nda
Saros Körfezi’nde, Tekke Köyü’nde
Kemikli Burnu’nda, Kirte Çayı’nda
Seddülbahir’de çok akıttık kanı

Kan kustu zırhlılar, sahil boyunca
Patladı mitralyoz, bomba haince
Haklıyı haksızı yana koyunca
Haklıdan yanaydı Hakkın mizanı

Avcı kolu olduk, Kirte’den aştık
Anafartalar’da, sel olduk taştık
Conk Bayırı’nda biz, doğan güneştik
Mustafa Kemal’le, ağarttık tanı

Zığınderesi’nde kan olduk aktık
Kerevizdere’de ipini çektik
Kumkale önünden düşmanı söktük
Tahtalıköy ettik ona ummanı

8. Bölüm
Uymuştum bir gece aklın sesine
Dalmalıydım düşman hergelesine
Sızdım mevziimden ben sine/sine
Tanıttım onlara bu kahramanı

Şaşırdılar beni görünce orda
Bir manga kefere serildi yerde
Yanımda on esir döndüm seherde
Verdim yüzbaşıma ben armağanı

Esirlerin dördü yaralı idi
Bilemedim onlar nereli idi
Kimi sarı kimi karalı idi
Anladım ki onlar sömürge yani

Üçünün yarası derin, ağırdı
Acısından gün boyunca bağırdı
Vücut lisanıyla yardım çağırdı
Dördüne de yaptım ben pansumanı

Sıhhiye çavuşu yaptı yüzbaşım
Mutlulukta yoktu dünyada eşim
Elini öperken aktı gözyaşım
Berhudar eyledi bu garibanı

9. Bölüm
İmandandır bizim vatan sevgimiz
Vatana çatana olmaz saygımız
Gerisi ayrıntı yurttur kaygımız
Bozmasın Allah’ım dirlik düzeni

Anadolu bize cennet-i âlâ
Bu cennet uğruna rütbedir çile
Koparamaz bizden kıyamet bile
Allah’ım sen haklı çıkar bu zannı

Yaratana kulum, millete bende
Delibal el açar, Rahman’a künde
Dün olduğu gibi, Rabbim bu günde
Kulluk mekânı et, cennet vatanı

Şair: Celil ÇINKIR
Mahlası: Delibal

Tırtar'a ve size selam ediyorum.

Hocam Trtar'ın fahri hemşehrisi olmam için ne yapmam lazım?
glenay
glenay, @glenay
30.10.2015 23:16:49
5 puan verdi
Erkeklerin askerlik anıları bitmez.

yeri geldikçe kardeşim de anlatır.

tebrikler,

selamlarımla..
Işık  Mehmetali
Işık Mehmetali, @isikmehmetali
30.10.2015 21:01:04
5 puan verdi
Nedense Asker anıları anlatılmaya başlanırsa uzun sürüyor Askere gidişimi ve anılarım ı tazeledim eyvallah usta
Kutluyorum, kalemin susmasın
_________________________Selamlar
İbrahim Çelikli.
İbrahim Çelikli., @ibrahimcelikli-
30.10.2015 20:09:12
genel bir atmosferden sonra hikaye edilen
Rahmetli Yakup Kaya (beyaz gömlekli)
kendi deyimi ile Gara Yakıp
ya da Cüce Melidin Deli Yakıp;
birbuçuk ay kadar yaptığı emirberliği (emir eri, posta)
ömrünce efsaneleştirerek anlattı, dinletti..
çocukluğumdaki köy anılarım(ÇALI)ın ana karakteridir..
bütün işleri ters gittiğinde bile onurlu, umutlu olmayı ilke edinmiş.. becerebilmiş nev'i şahsına münhasır
köyümün en renkli siması idi..
onu yazmaktan kıvanç duydum

Allah Rahmet eylesin

İbrahim Çelikli. tarafından 10/30/2015 8:11:15 PM zamanında düzenlenmiştir.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL