4
Yorum
17
Beğeni
0,0
Puan
1101
Okunma

sana; şehir’imsin dediğimden beri
köyüm karanlık, çarığım belki!
•••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••
züppeler almış nöbeti
"kar alınlı" kimse kalmamış meydanlarda
martılar ceviz kırıyor
hisar çalgıcıları bile dönmüş eve
bozacı ve simitçi arasına sızan bir tek bekçi
gaydası bozuk nârâlar patlatan
serseriler - sen seviciler- dışında
şehir sanki bir ıslığa gebe
dalgalar hüzün taşıyor şehre
yatmak da varmış ey koca ahmak
bir evliyâ gibi kimse dokunmasız sırtüstü
dünyada neyin varsa yarım kalk da bak
gövermemiş ne şarkı kalmış dişlerinde ne söylenmemiş gam
kime yanaşsan kaçıyor, tufeyli gibi zaman
ne varsa sorguda, ne varsa ıslak
kirinden kirt demiş dilinde çürüyen cemre
ezberledin reçeteyi
-yalnızların voltası kendi kendine-
dalgalar hüzün taşıyor şehre
kendini iten bir rüzgâr gibi yürüyorum
içimi kıra kıra
ustura kesiği şehre
işte şimdi tam bir dalgayım
azgın öfkeli tiynetsiz
sarhoşluk katsayım şişe dibi
kızgınım kırgın deli gibi
rahatlıkla ışığı yanan bir apartmanın
dördüncü katına tırmanabilirim?
rahmetten eser yok havada
tabakada son cigara gibi
gölgem bile titriyor hırsımdan
biri bağırsa şu camdan
dese ; "kalk ahmak, yağmur kesildi"
gözümü kırpmadan uyuyabilirim sabaha dek
serilip şuracıkta orta yere
...
dalgalardan hüzün taşıyor şehre!
ToprağınSesi
.