2
Yorum
11
Beğeni
5,0
Puan
1244
Okunma
ince bir uçurumsa aklın,
sırtını sıvazlayan o dağ benim
koparıldın susmayan çavlan sesinden
bilmiyorsun hala coşuyor içinde
kırılan onca camın taşıdır, görmeyen gözlerimiz
sesimizi rüzgar mı savurmuş yoksa
henüz öğrenemediğimiz bir oyun mu hayat
al avuçlarına ısıt zamanı, gel sonra sür yüzüme biraz
bu satır benim sesimdir, bu şarkı dilim
beni dilediğince bağır
aşk, yine aşk, hücresel ve zihinsel yıkım
direnci kırılıyor kollarımın
dudağımda kızıl sarmalı gülünün, dikeninin
göğsün mermeri ise ölümün
oraya gömülmeliyim
güneş çıkartmaları takmışsın alnının gökyüzüne
soyun, demirden gömleğini üzerinden
dilini yormuyor mu senin de bazı kelimeler
upuzun bir ölüdür hayat, nefesini kuvvetli üflemezsen
gri bir gülümseme bırakıyor ardında artık ölü çocuklar
5.0
100% (5)