7
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
1472
Okunma
halin Hürriyet Kapısına yakın bir yerde
Berber Kemal,
yazları dondurmacı,
kışları termiye
karşı tarafta çok şişman kısa boylu kasaplar
vitrinde çengellerde yüzülmüş hayvanlar
etrafa bayat kokular yayardı
yakınlarında uyuz,
kıvrılmış yatan köpekler
ve aşırı şişman kediler vardı
sinekler, eşek arıları
üzüm küfelerine
kesilmiş kavunlara konardı
pazar derneğinde
alnında “Allah Korusun”
kapısında “Bismillahirrahmanirrahim”
arkasında da
“kazandığım bilek zoru
Allahım kazadan koru”
ya da “babam sağolsun”
yazılı kamyonlar,
kamyonlar dolusu kavun-karpuz
hal’de yerini almak için elden-ele atılırdı
inşaat işçileri arada bir yere atarlardı
öncelikle yarılan karpuzun özüne saldırırlardı
pazartesileri, yani pazarları
“-naylon yimbeş”
“-buz bunna(r) haydi buuuzzz” diye
bazı çocuklar bardakla su satarlardı
iri-yarı bir at,
semerinde ıslak heybeden
karcının bıçkıyla kestiği kardan alanlar
ısırıp suyunu so(mu)rarak
illallah çekerler hararetten
“-kimbili(r) nası(l) kalı(r) avusdos ıscağında bu gar”
diye kendilerini alamazlar hayret etmekten
çok bilmişin biri
“-Alla(hı)n hekmeti işdecik o kaddar”
diye kestirip atar
Terziler Arastasına varmadan
Hürriyet caddesinin hemen başında
“üç tekerli el arabası”nda yayınan
bizim köylü Terzi Hasan
iki tane daha çerçi vardı
iteleyerek getirdikleri çarşılarında
iğneden-ipliğe ne arasan satarlardı
“cincik-boncuk” ayna-tarak,
traş malzemeleri,
tesbih, tırnak çakısı
kalem pilli radyolar
kaçak tütün, kent-marlboro, çakmaklar
envayı çeşit iplik, işlenti boncuğu,
çıplak kadın resimleri
aynı türden kalem, cep defteri, el feneri
yabancı para bozma işlerine de
el atmışlardı
Yalvaçlı diğer pazarcılarla
geceden istiflerler balyalarını
tenteneli kırmızı bir kamyona
sabahın seherinde yola koyulurlardı
çevre ilçelerdeki kurulan pazarlar da
yollarını gözleyenler vardı
Belediye Hamamında Müstecir Süleyman’dı
herkesin mabadında peştamal,
kolunda lastik bilezikli emanet anahtarı
zor açılırdı kubbeli bölmenin ıslak kapısı
yankılanır;
tasın mermere çarpan sesi
ne hangi türkü belli,
ne kimin söylediği
birbirine karışır
yankılanır
uğultulaşır
“felek ile bölemedim kozumu
şu cihanda güldürmedi yüzümü anam yüzümü
düşman süre süre gelir izimi anam izimi
kalk gidelim sevgili bu el bize yaramaz anam yaramaz
kalk gidelim sevgili bu el bize ya ra maz”
ara bölmelerde kişi başına
sözde temiz iki havlu
yarı dönen musluklardan
sonuna kadar açılmış sıcak su
göbek taşında ter atan
yan gelip yatan
hafta sonu kalabalık olurdu
gündüzleri kadınlara,
günboyu erkeklere tatil gün
ter, nem, hararet, buğu ve bun
neredeyse hamam fiyatınaydı,
küçük pembe sabun
tas-tas, şarıl-şarıl dökün
onbeşte, ayda bir hafta sonları
coşardı birlikte gelen tamirci çırakları
hem söyle hem oynarlardı
“güvercin uçuverdi,
kanadın açıverdi
elin oğlu değil mi aman aman
sevdi de kaçıverdi
a benim hacı yarim
başımın tacı yarim
eller bana acımaz
sen bari acı yarim”
DİPNOT
baklagillerden ıslanınca acısı gider bir tür eğlencelik
somurmak/sömürmek:içine çekmek, sömürmek
arasta : çarşıda aynı tür meslek icra edenlerin, dükkanşarın bir arada bulunduğu (sokak ya da) çevre
5.0
100% (7)