7
Yorum
10
Beğeni
5,0
Puan
2184
Okunma

katır boncuklu , süslü sakındıraklar, gemler
koşumlar , paldınlar, hamıtlar, eğerler, üzengiler
Hırdavatçılar Arastasında gön, yanıkyağ kokusu
Sarıoğlu Hırdavat
tam karşısında Yemci Cihat
Hacı Halil nalbant,
ve daha bir sürü dükkan; kalaycı
tenekeci, bisiklet tamirsici, yamacı
bitişiğe giren daracığın tam karşısında
kendi halinde bir terziydi oğlu
Gardiyan Gara Şükrü’nün evi
mahkumların korkulu rüyasıymış
bir bakarmış, “asayiş berkemal”i sağlarmış
küçük terzi dükkanında
kocaman bir resmi vardı
ve sanırım Terzi Kamil bile hâlâ
babasının heybetinden korkardı
arastalar Hürriyet Çarşısına çıkardı
Gelendostlu Sıçık Mevlüt’ün dükkanında halıipi,
tezgah takımı, model, halı
ve pejmürde saçı-başı yoluk bir adam resmi
veresiye vernin halini anlatırdı
Hürriyet Çarşısı boyunca terzilerde kızgındı müşteriler
gününde provası yetişmemiş
bu gün-yarın bekletilmiş
bayramlıklarını giyememiş olurlardı
asabı bozuk adamlar, kavgaya hazırlardı
keçeciler temizlemiş hafta boyunca
işgal ettikleri yolları, meydanları
sabahın seherinde yayınmış pazarcı dükkanları
Yumurta Pazarında pazarları tavuk,
ve hatta pamuk
“ak köpeğin pamuk pazarına zararı” tartışılırdı
diğer günler;
Keçeciler Arastası dükkanlardaki
keçeciler lacivert-kırmızı süslerini
tersinden hasıra döşerlerdi
üstüne de kuzu yünü tabi
ellerinde kalıp-kalıp sabunu,
kenarlara sürerlerdi
üç keçeci hasır rulo içindeki
kuzunun ilk yününden keçeyi-kepeneği
ayaklarıyla ileri, geri yuğardı
ha! hı! ha! hı!
solukla ritm tutarlardı
yine o civarda ıbrık, tencere tava, sahan yapar
Alimiyoncu Yaşar ,
yanı başında Bakırcı Şevket
Bakkal Galiba(ğa)nın kilosuna bereket
bizim köyden iki kızkardeşi iki oğluna almış
Keçeci Mehmet,
“Osmanlı Zekiye” dedikleri karısı
Saraylar Mahallesinde otururlardı
önceleri yumurta pazarındaki tenekeci dükkanını
“Deli Şükrü” hal pazarının bir köşesine taşınmıştı
“olive oil-rivyera tipi-zeytinyağı yazılı”
teneke kutulardan “meşrupa ” yapardı
kavaflardaki lastik kokusu
birde Debbağlar mahallesi
insanın genzini yakardı
Hal Pazarında pazarcı çığırtkanlar
sokak içinde ateşoğlu, kirişoğlu
Çorapsız “-gel vatandaş gel!
batan geminin malları bunlar”
“-hemşerim” demiş “-asıl var gücününe”
ikiye bölüvermiş pabuç’u
bir harekette
Deli Ali kavafların korkusu
kalabalık yerlerde bir taksinin önünde
“-abilerim, ablalarım, teyzelerim
şu! elimde görmüş olduğunuz
Alaman teknolojisinin son harikası olup”
diye başlayan jilet, tarak, tornavida, kabak soyacağı
masat, süpürge, sabun, deterjan, patlıcan oyacağı
yanında daha neler neler, üçü, beşi, onu
piyasadaki fiyatının beşte birine
“-fabrikamızın tanıtım amacıyla” dese de
bu arada yankesicilerin de iş başında
oldukları duyulurdu
Hal’de Zahire Pazarında,
kalabalıkta birileri soyulmuş olurdu
güya düşürülerek kaybolmuş da!
“-…….. bulanlara mükafat verilecektir”
“-dikkat-dikkat” diyerek anons edilir
ya da “ali isminde beş yaşlarında”
mavi laylom ayakkabılı babasının adı” bekir,
bir oğlan çocuğu,
ve ya “yeşil çizmeli, kara basma entarili….
adının ayşe olduğunu
söyleyen bir kız çocuğu bulunmuştur” gibi
belediye hoperlöründe
her zaman Belediye Sekreteri Yurdagül’ün sesi
babasının belediye önüne gelmesi”
istenirdi
giden baba, ağlar bulur çocuğunu
avuturdu
bazen de bulunan çocuğa iki tokat aşkederdi
yan yana dizilmiş saltıkçı kadınlar
bir elleriyle çarlarını yüzlerine gererler
isyanlarını dile getirirlerdi
“-aynaaa”
“-köylü değil mi”
“-asıl dayağı hak eden kendi”
“-ciğerinden yanasıcayı görüyon mu bi”
belediye önünden tutun, şadırvana kadar
sağlı-sollu çadırlar iplerle gerilmiş
parça bez, hazır elbise, atletler-fanilalar
olur olmazsloganlarla,
müşterilerin dikkatini çekme yarışındalar
“yolda bulsam
bu fiyete satmam”
..
“gel vatandaş geell”
…
“-vay anası be!
adam tam sana ğöre dikmiş”
“-yok yok bireş dar ğibi” derse adam
“-gadife bu daha açar”
ayakkabıcı da aynısını söyler her zaman
“-keydikçene açar
mayer bu bizim o(ğ)lan”
büyük geldi anlamında
“-bireş bol..
bi lumero daha güççüğü yok mu”
denilirse eğer
bu defa da
“-bobam bu daha çeker,
seneye de keyersin” derler
satıcı ne fiyat söylerse söylesin
alıcı illa
“-bahalı dedin”
ya da
“-ıçcık inivi”
olmazsa
“-madem yönet de; de alalım”
bu defa satıcı
“-arkıdeşin emanet de bakıvırıyoz”
“-ben de zatin bi gonşuya alıvırıyon
verdiği para bu ğadar, verisen alıvırayın,
değilise sen bilin”
“-eyi madem hayırını ğör”
ya da pazarlık uzayıp gider
olmadı satıcı olmadık konularda
yemin billah eder
bakmaya gör
netice almak zorundasındır
kimin sesi yüksek çıkarsa
o kendini, herkes onu haklı bulur
satıcı hemen başka müşterilerle ilgilenmeye başlar
alıcı ucuza aldığı zevkini yaşar,
kısmetine gayıl olur
ya satıcı alıcıyı kandırmıştır
ya da
“-len bunun alt tarafı çapıt
öküz teki mi mubarek” denilerek yatıştırılır
neticede
“-alınmış alınmıştır”
DİPNOTLAR
katır boncuğu: nazar boncuğu olarak kullanılan mavi cam koncuk, göz boncuğu,
koşum : pulluğa ya da arabaya koşulacak atların kayıştan düzenekleri
dağınık, perişan
yuğmak: sürükleyerek, iterek yuvarlamak
Yaşar Aliminyum mutfak eşyaları, konusunda bir
marka idi, Yaşar Çakalak
maşrapa
debbağ: tabakhaneci, sepici
yankesici: hırsız, dolandırıcı, soyguncu
mayer : ayarlanabilir, aynı ayar,
muhayyer : görmeden edilen pazarlıkta, denildiği gibi çıkacağı garantisi, hepsi bahsedilen ayarda demek
yani; beğenmezseniz geriye alırım,
5.0
100% (10)