2
Yorum
11
Beğeni
0,0
Puan
1695
Okunma
’’ bir akşamüstü yine bütün tutunuşlara rest çeker gibiydi gözlerin ’’
ah hakikatler sarmalında tutuşanım
düş üstüne düş kuranım
sen toprağı seven adam
ah altıncı sokağın köşebaşında
babamın erkenden evde oluşu
hani neredeydin
hasta bir ihtiyardın keyfe kederdin
hani yıllarca birikmişliğin söyle
söyle ihtimaller dahilinde kaç sevmek ederdin
boşuna bir bekleyişin izanıyım ey !
kimsesizliğim ve ben
mecali kalmayan bomboş bir kentin taş sokağıyım
yağmalısın belki bulut olup bir akşamüstü
tepeden tırnağa ıslanmalıyım
sonra gözlerinden ötesini görmeliyim iskenderiye kadar uzakta
belki istanbul kadar muhteşem
bir de beyrut kadar yanı başımda
işte o anda çıkmalı özlenen güneş
tıpkı sen gibi sıcak
sen gibi güleç
adından adıma üç harf uçmalı
konmalı bir masalın son parafına
sen ve ben gibi bir sevdayla yanmalı gün ve güneş
gel ey !
bu defa eylülden önce olsun varışlarımız
gel ki göklerde inleyen sesim aşkına kabul görmeli bu son duamız
gel ki aşk hatırına aşk kokmalı bütün kavuşmalar
bir nida bir selam
vuslata dair bildiğim nem varsa sencedir
aşk dahil
ey yer ile gök arasına sığdıramadığım
iki dünya arasında yetim kalmışlığım
ah her gecenin çeyreğinde uykumdan uyanışım
akıbetim elinden olacaksa unuturum nefes almayı da
gaflet diyarının gelinciklerine eş
çünkü ben bir yok oluşun düş’eşiyim
uçurumlara sığmayan intiharların eşiğindeyim
ve bir yaranın en uzak bekleyişidir özlem dediğin