5
Yorum
10
Beğeni
5,0
Puan
1587
Okunma

-Sevgili İrfan ÖNER Üstadıma-
Demedi deme
/Menekşelerin boyun bükmesi
İsmimizin cismimize yazılmasındandır/
Rahmetle mayalanmış olsa da aşkın hamuru
Olgun başaklar hiç ama hiç sevmezler yağmuru
Günler can çekişirken avuçlarımda
Menekşe kokulu yalnızlığım tüter bacamda
Yüreğimin isidir “gözleri Soma kömürü”
Ne zaman güleç yüzlü kurşun gelse aklıma
Şimşekler çakar gökyüzüyle aramda
Bir hüzün gölgesi çöker pencereme
Ve güneşi ıslatırım daha doğmadan
Ruhumun girdabında yumaklanır kederlerim
Bir sel akar tam da şuramda
Ne zaman güleç yüzlü kurşun gelse aklıma
Hüzzam makamında akar kalbimi tıklatan
Vurgunlara eyerlenen kaderde kandıramam denizi
Yüreğime düşen gamla irkilir ellerim
Hasretin semeresi acıyla mermere değer
Mahur makamında tıklayan kalbim boyun eğer
Perdelerin ardında yanar, yanarım
İşte ben o zaman hoyrat akan pınarım
Geceler, boylarına ırmaklarla bezenmiş
Şafaklar, koylarına hüzün taşıyorlar hep hüzün
Sitemi bir mermeri, bir de kalbimi çağlatır
Mızrakları, zindan duvarı olur gözlerime
Can damlarken Mecnun yavrusu gözlerimden
Sekizlerden beşlere gözlerim görenleri ağlatır
Gecelerin vurgunu devamıdır gündüzün
Gökyüzü benim için gürler
Bulutlar benim için ağar
Vurgunların adresi yalnızca benmişim gibi
Sanki tüm yağmurlar benim için yağar
Hayatın bütün acısını yüklenirken omuzlarım
Yıldızlar benim için ağlar
İstanbul yalnızlığı sarar gözlerimi
Hüzne tavan yaptırır “bülbül eşkıyası” kalbimi
Hüzünlerin işgalinde beyaz mendil sallar umutlarım
Eşiğin ardına düşen cana es geçer seher yeli
Karanlıklar örtemez gözlerimin rengini
Sağanak kan yağmuru var içerimde
Bir türlü sabahı olmayan gecelerimde
Tren düdükleri kıyamet koparmayacak artık
Gözyaşlarımızın suladığı yalnızlıklar enkazındaki
Umutlar gün yüzü görecek
Bir bir düşerken umutlar suya
Ummanlara sürgün verir sesin ötesi
Yalnızlığımdır dumanımdan arta kalan
Cehennem görse külümü “utanır narından”
Oysa ben usanmadım seni içimde taşımaktan
Sabrımı seraplarla demledim yıllarca
Bilirim ki bu çöllerde vuslatın diğer adı da yanmaktır
Denizlerin sokak çocukları çırpınırken boşlukta
Yaptığım tek şey mezar tahtası üstünde güneş söndürmek
Bir bir düşerken umutlar pusuya
Yılları avuçlayıp yudumlayacağız
Ellerimiz korkuluk olmaktan kurtulacak
Mutluluğun kokusu saçlarımızda buharlaşacak
Hülya türküleri aşılayacağız yıldızlara
Geceleri tutsak edeceğiz
Yağmurlar yağacak ve kanasıya ıslanacağız
Ülkelerine yol alan göçmen kuşlarına sesleneceğiz
Tren düdükleri kıyamet koparmayacak artık
Kurtulacağız düşleri hayallerin koynunda yaşamaktan
Yanaklarımız avuçlarımın arasında solmayacak
Geceler astarlanacak perdeleri kapattığımızda
Azap çiçeklerimiz sabırla merhaba diyecek güneşe
Umutlarımız sızacak düşlerimize ezgi dolu
Dertlerimiz çiklet olmayacak yıldızlara
Seherlerde içten içe sızlamayacak kahır kabuklu yaralar
Saçlarımıza yediveren gün doğacak
Minyon dudaklarında patlayacak naralar
Derler ya; Delibal, hayat kırkında başlarmış
Bugün erdim işte ellinci şeref yaşına
Sus artık ırmak yavrusu gözlerim
Güvercinlerin kanatlarında bulutlardan aşarak
Ne zaman iki ırmak kollu bahar gelirse çağla
Unutma
/Menekşelerin boyun bükmesi
İsmimizin cismimize yazılmasındandır/
Celil ÇINKIR – DELİBAL
03.08.2011 Andırın
5.0
100% (8)