Şaşkın yakarılar biriktirmiş bana yaşam
Ruhum sevinçli bir anın kilitli sandığında
Coşkumun ayak seslerini duydum uzaktan
An donakaldı, yılgın seneler çıktı bohçadan

Eskimiş kapıdan usulca girdi sevdalı bir gölge
Ben sana vurgun, ölesiye sana âşık bir sevgili
Tutkuların yatağına attık yorgun bedenlerimizi
Ellerimizden başladık birbirimize soyunmaya
Gövdenin patikalarında zemheri bir alevdi an
Gözlerimizden yakarılı coşkular akıyordu
Sönmemiş korlarını eşeledik tenlerimizin.

Şaşkın duruşlarımızı izliyordu duvardaki resim
Hoyrat parmaklarımızda parçalandı giysiler
Sıyırdın kadın ellerinle tenimi ah canımdan
O içimdeki koklanmamış anın avuç içleri kanadı
Kopardın dil sızılarımı, uzatıp şerha dudağını.

Bütün soruların ayraçlarından akarak buldun beni
Vakitlerin tünellerine attık delirmiş coşkularımızı
Erteledik lime lime edip parçalanmış sancılı acıları
Ağladık hatıralarla dolu bir odanın tam ortasında
Ve aynı odanın sıvalarından içtik aşkın badesini.

Tezkeresiz ayrılıkların mahşer-i suretlerinde
Hep birbirimize dökerdik yangın artığı içimizi
Usulca eğilip kulağına, ‘yar, kelamsız koma beni,
Belleğine kazı sana sevdalı, sana tutkun şiirlerimi,
Ve mahşer de olsa karşıla, sana gelen aşk kervanımı’.

Dilerim ki, hırkanda kir olayım, deli nehirlerde yıka beni,
Koklayayım aşkla kadın teninde hiç yunulmamış sevileri
Sırrın olayım yar koynunun o alaca şafaklı şehirlerinde
Çocuklar gibi yıkanayım göğsündeki o şifalı nehirlerde
Delirmiş bir köpük olayım istersen aşkın sarı denizlerinde.

Ah yar, O dingin derelerin aşk akan sularında bekle gelişimi
Her gün maviler biriktireyim sana, gözlerinle yak ateşimi
Hüzzam olmasın dilinde ezgi, şarkıların ateşine at gövdemi
Her gece bir beni sayıkla, varlığımı karşıla renkli düşlerinde
Dağların mor eteklerine tutunarak çıkayım enginlerine
Bir sana sancılanayım, bir sana vurgun olayım ömrümce
An kendi suretini çevirsin, bulutlar geçsin üzerimizden
Bir seni sevsin bu adam, ömürler biçsin tanrı ömrüne.


Selahattin YETGİN