1
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
1466
Okunma

tereddüt kötüdür
tam da caddenin orta yerinde uyuyorken
gözlerin kanlı ellerini ısırırcasına arar
başlı başına da hata bir uçak olup aşağılanır pencerenden
gecenin arsız sığınmasıdır kasıklarına
ürperti adını verdikleri pekiyi çocuk
gözlerin arka sokaklarında gri duvarlar
kaçlık bir tabanca da ölüvermez aşk
açar halbuki çiçeği
öbür dünyanın insanlarına ait bir rüya
dönülmez parasetamol alınınca düşler ülkesinden
yüzmeyi bilmeyen bir balığın kaygısıdır ilk başta
suyun içinde fatihlere yer yoktur
pencereden diri göğüslerini okşayan eller uyanır
ter içinde uyanınca bir sabah daha bu kabusa
ne tadı kalmıştır denizlerin tuzundan bile eski
bileklerimden tutup saklarken ışıklar tabutu
iki köpük resmi çıkar ağızlarımızdan yalınayak çay vakitlerine
başka...alınganlığı yüksek kız çocukları büyür
tedirgin kadın oluverirler saçlarıyla
sarı kuruldan geçivermiş iyi bir intihar mektubu değildir
siyah da yas tutamları
belimde çelikten bir ağrı
mevsimleri çağırmaz mektupları
bir umut dünyasından azad edilmeye tahtalar çakılır
kayalıklarda çıplak ayak dansları
akan kanları içilince eşkıya türküleri yakılır
infilak etmeye yakın haykırınca
kupkuru gagasına don vurmuştur kartalın
acımaktan biraz da buğday yalnızlığı
cansız kalmaktan iyidir başıboş uçmak
bana bir şarkının içine girilen yer olarak
bunu kimselere hatırlatamadığını bilmek de güzel
beyaza sığınınca
nasıl da büyür beyaz akçesi sırtından
şimşeklerin çakışından beri itici bir damar
yüz yüze konuşmak yoktur böyle sarılıklarda
kırmızı bir külot içine saklanmış ıslak şarkıların
gözlerde belirtili sanatsızlığı
gömüldüğün kadar boynunda çorap beşik çiçek açar
imtiyaz fenadır
bir de sığınmaya aynı ekşiliğe
tiz bir dudağın rujunda papatya suyu
akmak hatlarında gecenin döşüne
sev’dalı kayalıkların ağacına kazınan hasta gülümsemeleri
şehir kaybetmeyi sever
yürümekten kalmamışsa d’alından düşmez sahici ağlamak
gel de sor insan tavır alınca biter mi hasret otopsisi masada
kimin umurunda kalır bu genel kültür sızıları
yalvarışları bile freud’un nietzsche’yi aratmaz
aris totem yapar, ilahiler çalar
hiçbir sinema bütçesi erişemez bir çizgi filme
anlatmakta o boşluğu
gitmek iyidir kalmaktan
insan döverken ellerini duvarda
su toplayıp patlatır dişleriyle kıvrımlı mermeri
biraz kalsam totem tütsü tortu
beyaz giymiş de olabilir, umur değil
sevişirken tuzlu çekirdeğin sesinde
biraz daha çağırırken eylülü derinden
izlerine karışıp yüzünün ince bir su sızar
iyisi mi başına gelen şarap çanağında göt korkusu
-bakmak, iki göze sapmadan, okumadan, yazmadan, ümmi; dolu
başımı sokup sığınası yaşamak vardı
iyi değil bu günler
kolonya çare etmez
sonsuza türevinde bile yalvarıp döndüremezken tersine yılları
ne kalır geriye
rodeo severim
tadını bilirim de düşmenin
tiner gibi yayılan o dağınık acının
dilim dilim kaşarlanır
on iki saat söz etmesinler seni bana
bırakayım da bir oturmak getirsinler yanında
sinameki gibi kaynayıp dağılırken kolum kanadım
5.0
100% (4)