14
Yorum
40
Beğeni
0,0
Puan
1489
Okunma

bu aralar
Nisan ayı gibiyim
sebepsiz uyanıyorum gecenin bir yarısı
gözlerim bulutlu
üstümde günün ağırlığı
duvarlar üstüme geliyor
balkona çıkıyorum nefes almak için.
bu aralar
garip bir oyunun figüranıyım
varlığımla yokluğum bir
hayat sahnesinde bir görünüp kayboluyorum
kimse farketmiyor.
kafese kapatılmış kuş gibiyim
arada kapıyı açık görünce
havalanıp cam kenarına konabiliyorum bazen
hayatı camdan seyretmek
bir nebze soğutuyor içimin yangınını
sonra dönüyorum yine kafesime
gidecek yerim olmadığından değil de
boynum bükük
yüreğim boş
belki de ondan kapatıyorum tüm kapıları yüzüme.
bu aralar
küçük bir kız çocuğu gibi
yere düşen her elma şekerime ağlamayı adet edindim
silsem midem almadı
bıraksam gönlüm
koskoca evrende yalnızım diye üzülmüyorum
üzülmüyorum da
eşi ölmüş kumru gibi
başımı kanatlarıma gömüp
boş boş düşünmek ağır geliyor sanki.
tuhaf bir dalgınlık var üzerimde
üstelik unutkanımda
saatim saatime uymuyor
kahkahalarla gülerken
yüreğim birden deniz gibi dalgalanıyor
sonra sebepsiz duruluyor yine
bir mahsunluk
bir çaresizik hüküm sürüyor suratımda
kaldırıp atasım geliyor kendimi kendimden.
bu aralar
yağmurların bile kıskandığı gözlerim var
ne gök gürültüsüne ihtiyacı var
ne de gün içinde bozuk havalara
kara bulutlar olmasa da
her daim nemli
sebepsiz yağar gözlerimden
ama yine de bu kadar yağışa rağmen
kuraktır yürek
çatlaktır her karışı.
güneşin doğacağı günlere duyulan özlem
ah acıtır içimi
acırım kendi halime
suskunluğumun görünmez hayaline.
Ayvazım DENİZ