3
Yorum
8
Beğeni
0,0
Puan
1356
Okunma

Feodal yalnızlığımı ihtilallerle sınıyor gece
Cesetler öpüyor yüzümü güpegündüz.
Beynimin arka sayfasında kalıyor yaşamışlık.
Doğmamış çocuklarımı kaybediyorum 21. meridyende.
Bir kent meydanında, Atatürk heykelinin önünde,
Dudağıma asıyorum senden taraf tüm küfürleri.
Geçmişe ana avrat sövüyor dilimin senfoni orkestrası.
Putumu yiyiyorum Süleymaniye camisinin önünde.
Acımı tartındım sokak çocuklarına.
Bırak bana kanserli türküler okumayı.
Ruhumu bir kanal daralmasında yitirdim bilincimle.
Kinimi bir dilim ekmek gibi doğradım çorbama.
Ellerim çarmıhlarda kaldı,
Gözlerim görüş açısı olmayan bir siste.
Feodal yalnızlığımı ihtilallarla sınıyor gece
Depreşiyor gökyüzü kozmik sancılarla,
İrin doğuracak birazdan, güneşin sırtını tırnaklayarak.
Göğün gözünden anlatılmayan acılar okuyor savaşın cansız yatan çocukları.
Diploması ölüm birikiyor sokak başlarında.
Organlarımı silah zoruyla bir pezevenge satıyorum,
Seninle sevişirken basılıyorum Bir şarkının en orta yerinde
Tüylerimin dibinden vuruyor beni polisler.
Kanımın kırmızısı yalan söylüyor renklere.
Eşkalimi bildiriyor gassal tabutun çivilerine.
Kaldırım taşları dramayı oynuyor ben geçerken.
Avuçlarımı sıka sıka yakıyorum cehennem ateşini.
Kendimi yakmaya uğurluyorum Ortadoğu zılgıtlarıyla.
Kalbime kehanetlerde bulunuyor beynimin şizofren hücreleri.
Duaya çıkan cemaati beklercesine
Bir mevsimin kıyısından kurak bir ovaya akan yağmur gibi,
Yağıyor gözümün yaşları.
Gökyüzünü ters çevirip bir sepet sarkıtsam penceremden.
Birkaç yıldız biraz güneş cumhuriyeti ayrı bir gökkuşağı çeksem.
Getirip kapının önüne diksem tüm marifetimle.
Bana gülümsermisin gittiğin yerden.
Nöbetçi_piyanist