10
Yorum
29
Beğeni
0,0
Puan
1481
Okunma

sen değil misin
yüreğine ulaşan dalgalarımı kıran
bir martının göğsüne sinen sesim
sana çarptıkça geri döner
sürekli engellenen aşk daha ne kadar son nefesi için çabalar
vurur kendini bilinmezlik girdaplarına
kaybolur
ne sanmıştın ki sen
hala yüreğimde mi çırpınır soluğun.
çamur deryası kalbin
bastığım yerde izi kalır topuklarımın
doyumsuz bir nefsin gözleri şaşı
bakar da
görmez baktığını
akar boş gördüğü gönlün arkına
bir zaman sular çorak toprakları
sonra
geldiği gibi kaybolur uzaklara.
duydum ki
her gece
ama her gece
beklenen selamın yolunu şaşırırmış
başka bir camın ardındaki koyu karanlığa gömülürmüş
olsun
gez gör demeyeceğim
bilinmez diyarları
soyu sopu belirli bir aşkın tohumlarıdır içimde ağırlık yapan
doğar bir taşın yosun tutmuş yanında
kesilir göbeği eski anıların hançeriyle
kanar
doğduğu yere gömülür nasılsa.
kan kaybından ölmem ben merak etme
damarlarım kesilmeye alışkın
gururun parmakları bastırır
bir zaman sonra kesilir nasılsa.
istediğin gibi olamadım biliyorum
bir dilenci gibi
yolunun üzerine eski mendilimi seremedim
bir gülüşün için harcamadım ömrümü
hep bir adım önde
bir adım geride kaldım sana
alnımda daha önceki aşkların kavgaları
kahküllerim gizler izlerini
seni de saklarım
güneş doğmayan bir ülkenin ufkunda
hep gecedir nasılsa orada
karanlık yumulur üzerine
yalnız geceleri görünür siman
seni her an özlermiyim sandın
yıldızların ağıtlarına bıraktım ellerimi
uykunda sevecekler seni.
Ayvazım DENİZ