itlafçocukluk dişlerimi düşlerimi gıcırdatan bir geceye bağışladığımdan beri ağzımın içinde. sazımın telinde ve on yedilik nazımın sandığında saklı bağışlayamadığım bir şeyler var. koynunda uyanacağım okyanus göğüslü bir sabah kalkar kalkmaz yapacağım birkaç yarım delilik işim. hâlâ… unutmuş değilim halamın öğüdünü arka bahçemin söğüdünü bulutlarımı. kuytularımı unutmuş değilim bisiklet sürdüğüm bulvarın kanlı kaldırımlarını geçip gittiğim bütün o kentlerin tozunu. dumanını. yuttum evet. toz da. masal da. yalan da. hem yüksekti doz. ve o vakit ham ve kara duttum ağacın sallanan dallarında. sonra… olup da düşünce tuttum ucundan. gelinlik duvağıydı beyaz beyaz. tül tül. kül benizli. milyon kere haksızlıktı. çekiştire çekiştire getirdim annemin ılık koynundan kırk koridor öteye. yıkadım. pakladım. aklanmadı. oysa saklanmamıştım. buradaydım. jale jale yaprakların üstünde ve çevresinde ay’ın hale hale seve seve gelip “güle güle” giden her bir kimsenin peşinden sallanan mendili tutan el şimdi ucu çok sivri kurşun bir kaleme gebe. durun hele. hele bir durun! hem çok da durmayın üstünde altı üstü şiir işte. mor. aklım döndüğünden beri başıma geri durmak isteyip de yavaşlayamadığım bir şeyler var! bu ilki. JD |
TEBRİKLER GÜZEL BİR SERBEST OLMUŞ