2
Yorum
9
Beğeni
0,0
Puan
1104
Okunma
susam tanesi sesin anımsatıyor yazın çıplaklığını
açıp düğmesini gecelerin
göğsümün acısında saklanıyorsun
perdelerin kanatlandığı karanlığım oluyor beyaz yüreğin
beklerken sevilirmiş dünyanın süsü
kabuğunu kırıp his ipiyle bağlıyorsun
bu taşkın bir kalbin bir sokağı yavaşça dinleyişi
seslenişi rüzgarlara kapılıp
sonra büküp boynunu duvarlara
yetim bir çocuğu avutuyorsun
hala ağlamıyor dişlerini sıkıp
beni üzen bu
hala ağlamıyor gökyüzü
bulup bulup kaybeden oluyorum
yüzümü bırakıyorum dalgın bir suya
kelebekler dilekler
o sığ geçmişin dinmeyen kapak resminde
deniz sehpa ve televizyon
mutlu bir yetişkinin güneşe uyuması kaygısız
sarı baskın sayfalarda sarı sıcak
bir yaz günü mavilikler batıyor göğsüme
mektuplar yazılır içi boş mektuplar
umutsuz bir umudu çiviler gibi hayata
tebessüm eden ayrılıklar geçer önünden
yüzün bir duvara dönük
medet umarsın cansızlığın mucizesinden.