8
Yorum
21
Beğeni
5,0
Puan
3105
Okunma

Anla Sevgili
ne zaman kaybolsa
içinden sana gülümseyen çocuk
dönüp ardına b/akardım
saçlarına tutunmuştu en son g/ördüğümde
en son gördüğümde sen kanatlarını suya b/andırıyordun
akşam güneşi çöküyordu üstüne
üstünde
o mavi elbise
hep yalnızlıkta kalırdı gölge
ay kuşluk vaktini geride bırakıp sana gelirdi
kasıklarında zaman çiziği resimler
bütün karalarını sular kaplardı da
sen
sadece
susardın
bu kaçıncı düşlerin karaya vuruşu
gece kapandı üstüme
secdeye durdu dualar
bu eller
bu dudaklar
bu sulu gözlü yağmurlar
söyle sevgili
sensiz ne işe yarar
yüzünde kaçak bir düşü tutukladı sonbahar
bir bulut oturmuş gözlerine batar
sen sarı bir sabah
ben bir kara ayaz
rüyalarımda hep bir intihar süsü
vurur geçer kıyılarına bir deli poyraz
bir damla suda boğulmak için geldim kapına
beni seviyorsan
sakın
aç/ma
bu sende ilk ölüşüm değil ki benim
daha çok ölmek için
daha çok seveceğim
ben seni sevdikçe öleceğim
çünkü her ölümüm
yeniden doğmak için sana
anla
sevgili
anla / sana
İsa İnan
YILDIZ ÇİFTLEŞMESİ
Hasretliğim’e
’dil y/aralanır
bıçak ter döker
kaburga boşluğunda’
Hasreti isa
kırık bir camın
suya düşmeyen
son halkasıydı aşk
kelebeğin vakti yoktu sevişmeye
eylül düşleriyle düzüşen
generaller gördüm tarihte
takvimler ihaneti gösteriyordu
kadınlar sıyrıklarını
uzun bir yolculuktan geliyordu sesin
kalabalık bir kent dışlıyordu sevincini
sen ki
ilkbahar mevsimin ilk günü
döldüşüm
dudakların terli bir kavgayı öpmeye hazır mı
yoksa
bir demet tütün yanığı mıydı aşk
ter ve kiri unutup geride
bırakıp giderken döktüğün
gözyaşlarına karışan
yine
karanlık bir eylül gecesini andırır yüzün
işkenceden yeni çıkmıştır bedenin
hiç acımadan önüne atarlar
çırılçıplak seni
kudurmuş bir köpeğin
gittikçe ağırlaşıyor zaman
baştan başa gövdende hüküm sürüyor hayat
ah be gülüm
ölüm
zaman denilen bir yılanın
biriktirdiği zehirdir
artık tunç da döktürsen
ne değişir
bazen gözlerinin de dizginleri boşanır
düşersin yollara
bunca kargaşanın ortasında
bir bulut yığını yorgunluğumuzu alsa
sonra bıraksa bizi
çorak topraklara
çamurdan ev yapsalar öksüz çocuklara
mağmaları dışarıya taşmış göğüslerini öperken
yanan yaralı yerlerimi
sargıla dudaklarınla
içine çek lavlarımı
dirimi sar buzul yanlarınla
yanımızdan bir kış geçsin mesela
donsun derimiz
vazgeçilmez bir boşlukta
aynı gökyüzünde iki yıldız çiftleşsin mesela
seninle ölmeyi de öğrendim ya
Nemrut Dağı’nda
başka ne yakışır
aşık bir insana
durma öyle
suskunluğumu benzet
kardan bir adama
bu masal ağır gelir sana
haydi gözlerini kapa
düşlerine gömül
utana sıkıla
şimdi
dudaklarında bir karanfili kurutur üvey ana
sen sırtını dönersin yeni bir rüyaya...
İsa İnan
23 Mart 2015 Her gün yeniden doğuyorsun içimde...
5.0
95% (19)
4.0
5% (1)