8
Yorum
14
Beğeni
5,0
Puan
2519
Okunma

// bir insanın yüreğinde kaç ölü varsa
o kadar uzun yaşamıştır //
Hasreti isa
ömrüm akşam kızıllığında üşümüş bir kelebeğin son semahı
ateşle sınanan bir ömrün intihar gecikmesi
daralan yüreğimde yırtılan bir damardı hayat
kalbim kaybetmenin tanıklığında tökezleyen bir öykünün son sessizliği
alın götürün beni bu şiirden
kapılar üstüne üstüme geliyor
tabutunu kendi taşıyan bir insanın yüküyüm
ölümü mermerlere yontma soğuk olur gülüşüm
söner içimde kireç
tarihin yüzüne tükürürüm
içimde büyüttüğüm tanrı sana benzemiyorsa
gölgeme düşen göğüs uçlarındaki süt
cehennemin artığı
öfkenin ülkesi
şerbetidir aşkın
bakma bana öyle şaşkın şaşkın
dudakların dudaklarıma sığınır
uzaklığın bir gün batımı bakar yakın bana
yakın ma
ölüm yine bize akraba
çelik artık suyu kabul edecek sıcaklıkta değil
yürek soğuk
yaşam hükümlü
sen orada bekle dur
bir idam mahkumu gibi
özünde umut taşıyan bir kaçakçıdan öte
diren dağlarımda namuslu bir türküyle
ağaçlar ayaklansın
toprak değiştirsin menzilini
haydi bir gülücükle ağırla beni
yatsıyı yüreğinde kılayım
saklanma şarabın şarkısına
bak budanmış dilimle merhaba diyorum sana
bu nehir sana dayamış ağzını
kuşların gagalarında akrepler volta atmakta
eksilmekte gün
çığlık yalnız kalmakta
zaman yakıyor kendini başka bir boşlukta
saçların kan kokuyor
yanıyor yaran
bir ışık sızıyor iki bacağının arasından
her harf tek tek gönderilir darağacına
de iki defa
de ki iki defa ölüyorum karşında
bu yüzden sığmaz ömrüm bu hayata
sen ey harflerin harmanı
anlamın ağır hali
hangi dil bir bakışınla anlamaz ki seni
boynumdaki ipin ta sivas’tan gelir ateşi
madımak cesedine dökülen külün şimdiki hali
sazım söz dinlemiyor
sırf bu yüzden yalnız bırakın beni
ateşten ağıt yakıyorum sana
yan/sana
İsa İnan
2 TEMMUZ KARA BİR LEKEDİR ALNIMIZA...
5.0
100% (10)