4
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1492
Okunma
İsm-i lâ
Uzaklardan gelen rüzgâr loş yüzü, mayhoş tadıyla
Alıp götürdü kimsenin ulaşamadığı diyarlara,
Neler yaşadım ki daha önce yaşamadığım
Beni de aldı içine kattı yalanına yalanlara
Mevsimsiz kalan dağları gördüm, ağlamaklılar
Değeri bilinmeyen yağmurun, damlalarını kıskanmaktalar
Sarı otların hüküm sürdüğü, güneşin kavurduğu ovalar
Semalarında uçmayan kuşların hasretini yaşamaktalar.
Keyfin keder olduğu anlarda,
Hep seni andım
Çünkü seni hep mevsimsiz dağlarda
Susuz topraklarda aradım
Hüsran-ı âli hep çıktı karşıma
Hiçbir şeye değil de
Hep senin yokluğuna yandım.