0
Yorum
3
Beğeni
0,0
Puan
687
Okunma
eli boş olanın çaresizliği
sana dalgınlığımdan bir sevgi getirdim
sessiz sedasız bir bildirinin yanağında ilerlemesi
derken aynaya kızıp yüzümü indirmişim
günlerin isimleri vardı
hep vardı var olacaklardı
toprakla avunan köylünün çiçek sevgisi
ve boşluğun köklerinden sızan dalgalar
parıldayan suyun göz yaşları olacaktı
yeniden ağlayabilir miydik bilmiyorum
işte bu günün küçük anısı
gözlerimin değdiği
hiç aldırış etmeden
rüzgarların yorgun esintilerinde sıra sıra bir oyun
aynısı
fazlası yok
aynısı dönüş hızını değiştirmeden
hayret bir eyvah beliriyor
bir pencerenin çukurlu aynasında dağıldık
su verdim saksılara
ışıklı yollara adını anımsatıp durdum
eğer benzemiyorsa getirdiğim renkler kelebeğe
beni bekleme
kan kuzum bedbaht yarınım
işte söz uzun bir çizgidir yakalanmaz
yorulmaz durmaz ilerler
ne söylediysem yarım kaldı
aldı da
kalbimde sakladığım sıcaklığın
bana dinmeyen yokluğun kaldı.