1
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
966
Okunma

Sevmenin ikindi vaktindeyim
Nicedir yoksun düşlerimde
En son kendi ellerimle parçalamıştım kalbimi
Sen içinde yoktun...
Dün gece
Yorgun düştüm
Gökyüzündeki gri bulutları temizlemekten
Ellerimle indirdim her bir damlayı
Uyandırmadım puhu kuşlarını ve de hiç bir karıncayı
Siyah gelinciklerin üzerine bıraktım hepsini
Teker teker uçlarına dizdim ağıtları
Yeni doğan güneşle salınsınlar diye.
Tespih tespih döküldü kelimeler
Doğum sancısı gibi kıvranıyorlardı düşlerimde
Hepsi de ölüydüler.
Bir sabah karabasanına tutuluyorum
Yabancı bir kadın beliriyor rem uykusunda
Seni nereden tanıyorum diyen ela gözlerinde anıları aralayan tanıdık bakışlar...
Siyah kıvırcık saçları yıldızlara göz kırpıyor
Şeyla bakışlarında dolunay büyüyor da büyüyor
Dünya aynı dünya... Hiçlikte asılı dönüyor da dönüyor...
Gecenin gölgesi düşüyor olmayan denizlerin ortasına
Kadının sesi ansızın yankılanıyor bir uçurumun kenarında
Süsle beni gece! diyor, ört üzerimi taze bitmiş ölümle...
Ben bir perdeydim hayat üzerine örtülü
Üzerime düşlerimden renkler düşerdi
Bitse diyordum, bir kapansa perde...
Lakin şehadet de pek yanaşmıyordu dilime
Daha bir acı serpiyordum üzerime, daha çok acı
Acıdan kızarıyordu bembeyaz perde
Mavi gökyüzü kan döküyordu, gün doğuyordu tekrar tekrar ölü bedenim üzerine.
Sahi ölüm,
Hangi rüyada yakalayacaksın son nefsimi
Hangi nefeste vuracaksın yüreğimi
Bilmez misin?
Ben bir söğüt gölgesinde kaybetmiştim tüm renkli bilyelerimi
O zamandan beri, gel diye beklemekteyim seni.
Ey Hayat! Kaç defa öldüm dualarımda
Ey Sevgili! Kaç defa öldüm kollarındayken rüyalarımda
Hiçbirinde de durmadı şu fani dünya...
Bir an bile bakmadı yeni gelen gün ardına
Mehtap yine hercai karanlığı süsledi,
Güneş mezar taşı gibi dikildi üzerimde her seferinde.
*
Ölüm, beni bu gece andı
En sevdiğim şarkılar, ağıt diye çiğ tanelerine asıldılar.
5.0
100% (1)