2
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
1255
Okunma

Aynı denizin kenarında
sen,
uzaklarda nisan yağmurunu bekliyorsun,
tekrar çiçeğe durma hayalini büyütüyor
gidene döktüğün yaşların.
ben,
hayali bir rıhtımda
denize düşmüş göğü seyrediyorum
tüm griliklerin dumanı üstünde
baharın göğsünden yeni çıkmış gibi kokuyor
deniz üzerine yapışan taze hüzün.
Ve
gel gitler
gel gitler
gider gelir, gelir gider...
Aynı rüyanın ortasındayız birden
yırtar
vapur sirenlerini
kanunun tellerinden dökülen/yükselen bildik o tını
deli mavine usulca griden perdeler çeker
ceviz tanesi kadar donmuş ahlar
bir dua gibi dilinden
düşer de düşer
yüreğini döver de döver
peşinden yağmura tomurcuklanır bahar
bir çeyiz sandığı içinde kırık sazın üç teline asılı
boğazlanmış vedalar yankılanır
saz, kanun ve vapur evrenin tüm seslerine gebe kalır
firavunu boğazlayan bir kadın belirir
ve
parlar
profilden koyu siyah iri gözleri
doğmamış günün tekmeleri gibi
sandığın duvarlarında bir görünür bir kaybolur...
sen,
kendi sabahına uyanıyorsundur artık
ardından ölü vedaların kanıyla
tüm sabahlarım kızıla boyanır
Aynı denizin kenarında
aynı güne uyanırız.
sen,
dalga dalga gelen umudu bekliyorsundur
karşı kıyıda.
ben,
sandığımdaki vedaları döküyorumdur
rıhtımdan demir alan umudumun ardına
5.0
100% (4)