1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
894
Okunma
Zaman,bilinmezliğiyle beni mecbur bırakıyor düşünmeye
Geçmişi,günümüzü,dünyanın ötesini,yıldızları sarsıyor ruhum
Var olduğumuz anın yok olacağımıza delili nedir?
Kim ki virane köşelerde sigara tüttürmenin tadına ulaştı
Kim ki beyazların doruğunda kendini ruhunun varlığına adadı
İşte o zaman varlık yokluğun olmadığını kanıtladı.
Zaman bükülüyor,genişliyor,ilerliyor
Yapmadığı tek şey geçmişe dönmek.
Karanlık köylerin kuytu köşelerinde çıralar yanıyor da
Öylece zaman kendini belirtiyor zamanının içinde.
Kimler geldi kimler geçti biz bilemeyiz
Esirgeyen Allah’ın esirgediğine ilişemeyiz.
Zamanı anlatamıyorum
Tutuklu kalmış nefesim boğazımda
Ateşlenmeye hazır mermi gibi masum ve düşmanca.
Ölümün yıldızları aydınlatacağını bilmektense
Nedendir kara deliklerde dolanmamız?
Dışlanmış bir veledin hissettiğini,burnundan sümüğü eksik olmayanlar anlar
Ve bir hiçlik kapımızda,kirlettiğimiz anılarımızı paklar.
Düşünüyorum bu geçen zamanın içinde zamanın kuvvetini
Ve belli ki gösteriyor yıldırımlar zamanın karanlığında hiddetini.
Atlayabildiğim kadar atlayarak anlatabilmeliyim,zaman dardır.
Zaman zamandır.
Tütsü kokularını içimde hissederek,göğsüme değdirerek
Ve mecali kalmamış ateşe soğuktan kızarmış ellerimi eriştirerek
Zamanın zamanını anımsıyorum
Eski gazinoları,çalınan sazları,raksları ve raksçıları
Elinde örgüsüyle gazinodaki ihtiyarları
Ağzında dedikodusuyla bir yandan da mırıldayan ağızları
Meyve suları içip de masalar arasında koşuşturan çocukları
Eğlenceyi kaçırmamak için çocuklarının çişini şişelere yaptıran anaları
Medeniyet,çağdaşlık sanarak karılarının dibinde gezinen adamları
Dansözlerini,eğlencelerini,içki ve meze kokularını
Ve daha niceleriyle halk gazinolarını
Anımsıyorum.
Veda edercesine bana göz kırpan asil zaman akarken yazmalıyım
Daha yazma fırsatım olmaz diye yazmalıyım.
Belleğimde savaşan bir iki eski fırtınayı daha kopartmalıyım.
Zamanın ve aklımın elverdiğince hatırlıyorum
Sokakları temizlemeye çalışan ağzı dumanlı çöpçü adamları
Şanslarına çöpleri hiç eksik olmayan sokakları
Camdan cama dedikodu edip de sokağa ses katan hanımları
Kömür karası elleriyle gazete satmaya çalışan yavrucakları
Kapı önündeki boş süt şişelerine dil daldıran minik hayvanları
Yer yokmuş gibi çöpünü sokağa atanları
Sofrasını beşinci,dördüncü veya bilmem kaçıncı kattan silkeleyen vicdansızları
Ayaklarında yırtık yemenisiyle kaçak sigara satan evlatları
Elindeki kırık naylon kabı beş kağıda okutmaya niyetli canları
Tüp kuyruğunda çile çekip de sohbete mecbur kalanları
Ekmek,şeker,yağ kuyruklarında sevdalanıp da nişanlananları
Hatırlıyorum yokluğun içinde bolluğu tadan asıl insanları.
Zaman bükülüyor kimsenin farketmesi gerekmese de
Zaman uzaklaştırıyor,yakınlaştırdığı bilinmese de.
İspanyol paçalarda zamanın tarzını yalamış delikanlılarla
Saçlarını kabartan güzelim bir vaktin hanımlarıyla
Veya sohbetine çadır kurulacak adamlarıyla
Zaman bükülüyor kimsenin bilmesi gerekmese de.
Ne benim anlatmaya gücüm yeterli,ne de zamanım bunları dinleyecek kadar kederli.
Sadece öfke duyuyorum gün ışığımı sömüren karanlığa
Beni bu tarafta ihtiyarlarıp da diğer tarafta genç kılan zamana
Sadece öfke duyabiliyorum.
İşte böyle bir şeyler, gecenin üçünün sabahın dördüne teslim olduğu bu anlarda hissedebildiklerim
Daha doğrusu hissedip de en fazla bu kadar dile getirebildiklerim.
Zaman zaman zaman
Binlerce kelimeyle de tek kelimeyle de kendini anlatabilen
Yaşatabilen asil zaman.
Ve bana bunları yazdığım için cömertçe davranan zaman.
Bana bunu ödettiren zaman.
Dilimi ısırıyorum ki şu anda yaşadığımı kendime kanıtlayayım
Aslında boş verin be insanlar
Bırakın da beni bu geçen zamanımla
Ben biraz ağlayayım
Zamana zamanında kendimi bağlayayım.
MEHMET EMİN ŞAHİN