0
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1347
Okunma
Karanlığı seviyordum
Çakıl taşlı evimin ufkunu ve
Sigaramın dudak büzüşmelerini.
Bir yalnızlık duraksaması vardı
Bir de çılgınca gitme arzusu
Günahımı ateş paklayamaz
Sevabımla kuşlar doymazdı
Ayaklarım gölgesini ezer
Ben mahçup mahçup sırıtırdım
Ulaşmayı ümit ederken yarına
Dünden kalanların ağzını bağlar
Sırtımda koyacak yer arardım
Belli belirsiz susmalarım olurdu
Ne boğazımı temizlerdim
Ne de lügatime seslenirdim
Çok uzak olmayan bir köşe buldukça
Hıçkırıklarımı usulca bekletirdim.
Öylesine yaşadığım çokça saat sayardım
Ağzıma tat vermeyen heyecanları yaşardım
Gözlerimin gülmesi sadaka
Ağlaması ise zekat sayılır
Ben çalmadığım mutluluğun
Hapsine yatardım
Sonra derdim hep sonra
Öğrendiğim tek şey bu olmasa da
Sayıklardım umursamazca
Ellerimin içine bakıp yas tutarken
Zavallı bir ilham kımıldardı gönlümde
Kalkıp da koru ateşe dönüştürmek isterken
Çölde bulduğum suyla yıkanırdım
Bedenim kirden kalıp tutmuş
Ruhumun namusu kayıplarda
Kürek kemiğimde duyduğum acının adı
Göğüs kafesimde sakladığım varlığa konmuştu
Bağırmak bir yana dilim kalkıp inmezken
Sözünü etmediğim gelecek
Geçmişimin sofrasında oruç bozmuştu.
Siyahı sevmek bir nimetti
İtiraf etmesem de kendime mecburiyetti
Yoksa cismimin değdiği kalemlere
Neden siyah sayfalar dünya olsun ki
Neden geceleri beklediğim kadar
Gündüzler beni kovsun ki?
Bu kadarı bile fazla geldi dersem
Huzuruna yatacağım kapı kalmazdı
Bir makas ve bir tutam siyah perçem
Benim tek hatıram olmazdı.
MEHMET EMİN ŞAHİN
5.0
100% (1)