0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1243
Okunma
Saçtığım tohumların evlatları yeryüzünde
Gölgesinde atalarının kokusunu aldığım ağaçlar
Uçuşlarında masumiyetin nişanını saklamış kuşlar
Hayallerimden gerçeklerime doğdular.
Koyu olmayan bir günün soğumuş köşesindeydim
Otları minder yaparken sırtıma
Gökyüzünün görünmez sahiplerini sayardı gözlerim.
Koyunların geviş sesleri hece hece dudaklarımda hâlâ
Yeryüzünün yaramaz damarları cömert
Uysal ovaları ise suya kanmaya dünden razı
Bir meleğin elinde kalem var da
Öteki meleğe Ud çaldırmak benim günahım
Mutlu mutlu havalar olmalı bunlar
Hakikaten mutlu olanlarından
Bazıları gibi değil de
Zaafa uğramamışlarından olmalı
Hayallerimde bile yanaklarım açıldıysa
Mutlu mutlu havalar olmalı bunlar.
Dışarıların gözyaşları bile rahmet sayılırdı
Mikail’in kanatları bulutlara değdiğinde
Ağzı kurumuş köy yolları ve damları
Boş kaplarla dolar taşardı.
Bir habbesi heba edilmez ve günahlar
Yerini masumluğa o zamanlarda bırakırdı.
Aşağı doğru inen tozlu köy yolunun sağında
Çınar ağaçlarının gerisinde
Köy Çeşmesi’nin ilerisinde
Yaşlı nenelerin kambur belle çıkamadığı o tepelerde
Ruhuna oturmak nasip olmuş
Pek çok çocuklar bulunurdu
Saçlarını rüzgarlar savurur
Kulaklarını arı sesleri doldururdu
Ve kimse hatırlamak istemese de
İlk ve son temiz nefes orada solunurdu.
Sonraları ateşin rengi değişti
Yıldırımlar acımasız
Gökyüzü düşmanca baktı gözlerimize
Küllere işeyen masum çocukları
Cinlerden koruyan melekler bile
Görevlerini bıraktı.
Büyüyen bedenlerde küçülen ruhlar
Yana yana sığınacak cesed aradı.
Gamzelerin çukurlarına düşmüş karartılar
Dişlerdeki islerin sahibi tütün dumanları
Öksüren ciğerin düşmana aşkı
Tersine uçan kırlangıçlar
Memleketimizi terk eden beyaz kışlar
Göç edip de dönmeyi unutan varlıklar
Tanımadığımız halde akranımız olan yaratıklar
Ay’ın görünmeyenleri
Yıldızların gün hesapları
Bir karmaşık karışıklık
Bir telaşlı uyuşukluk
Alnımıza yazı gibi yapışık
Uslanmaz bir aşık gibi de yılışık
Büyüklüğümüzün karşılığı
Emellerimizin bedeli
Nasibimiz
Ve de yemeğimiz.
Riyakarlıkla söylensek de affa muhtacız
Nankörlükle istemesek de
Sofrada biz varız
Hani demişlerdi ya
Hani demiştik ya
İşte ondanız
’İnsanız.’
MEHMET EMİN ŞAHİN