5
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1036
Okunma
Yalnızlık bir başka yalnızlığa gebe kaldı
Yalnızlık eski yalnızlığı eskisi gibi yine aratmakta
Çünkü eklenen herbir yeni yalnızlık
Daha acı vermekte damarlarıma
Acının karargahında sabahlıyorum sessizce
Kalbimde ölümünün tefekkürü
Beklediğim bir yağmur var biliyorum
Ondan sonra takıp tek vitese yüreğimi
Usulca gitmek kaybolmak var düşlerinde
Çekilse şu dilimin sinirleri
Konuşacak şeylerimi susarak anlatabilsem sana
Saat sabahın beşi
Kulaklarımda muezzini kameti
Dilimde çılgınca bir dize
Uyan sevgili
Ölmenin zamanı değil şimdi
Bak hala dilim ağzımda
Çekilmedi sinirleri
Yalnızlık bardaktan boşanırcasına yağıyor başıma
Elimde duran şemsiye
Tutukluk yapmasaydı sevdama
Korunurdum elbet bende
Korunurdum bitmeyecek sandığım varlığınla
Bir gece yarısıydı
Anlamsızca dikmişim gözlerimi aynaya
Aynalar tutsak olmuş bana
Benim tutsaklığım yağmura
İçimden boşalan bir şeylerin
Beni içimden boşaltırken
Ne anlama geldiğini bilmediğim
Cümleler kuruyorum çıplak dudaklarımla
Çıplak yaşamlarımı anlatarak yokluğuna
Duvarlar solgun
Geceler ıslak
Sen yoksun
Umut muhasabesinde zararına başladı nifaklarım
Yağmurdun sen şehre
Berekettin rahmanın adıyla yağan
Başak senden almış rengini
Mavi ise avuçlarından akmıştı denizlere
Asiydin sen ve yalnızdın hep dehlizlerde
Bir gece yarısıydı
Gökyüzü karanlığına suskundu
Suskunluk bile susuyordu huzurunda
Bir yıldız kayıyordu titreyerek gökyüzünden
Senin gözlerin semada ağlıyordun
Kayan yıldıza yer açarak sadrında
Çirkin bir ördek yavrusuydum bu şehirde
Çirkin bir ördek yavrusu
Yüzmeyi bile beceremeyen leğenlerde
Severdim oysa yağmuru severdim seveni
Ne dediğini anlamadığım karşı evde ki dedeyi
Çirkin bir ördek yavrusuydum eşiğinde
Çirkinleştiriyordum gülüşlerini
Tartar bağlamış yüreğimi
Salarken bembeyaz yüzüne
Bir gece yarısıydı
Yalnızdın
Pencerende tütttürürken sigaranı
Rüzgar gülüne anlatıyordun masalını
On sekizindeydin acının
On sekizinde başlardı acının yangını
O yaşta akmaya başlar
Bir genç kızın iç kanaması
Elindedir telefonu
Dilindedir duası
Haydi ara haydi ara
Suskunluk bile ağlıyor o an
Bir gece yarısıydı
Bitkinleşmiş yüreğinle
Dikmişken gözlerine semaya
Bir yıldız kaydı gökyüzünden titreyerek
Ağlıyordun
Anlıyordun çünkü
Bitmişti rüzgar gülüne anlattığın masalın
Duvarlar solgun
Çerçeveler ıslak
Sen yoksun
Yalnızlık bir başka yalnızlığa gebe kaldı
Yalnızlık eski yalnızlığı eskisi gibi yine aratmakta
Çünkü eklenen herbir yeni yalnızlık
Daha acı vermekte dilime
Eflavi koydum yağmurun adını
Eflavi şehrin adını
Maviden çalan her rengi
Eflatuna kaçıran her sevgisini
Harmanlayarak düşlerine
Eflavi koydum yağmurun adını
Yağmurdun çünkü sen bu şehirde
Acının 18.de ağlayarak
Yağmıştın eriyen düşlerine
Bak duvarlar solgun
Çerçeveler ıslak
Ve acı nemli bir tokat gibi
Yama yapmakta kırık gülüşlerinin ortasına
Bir gece yarısı
Buğulu gözlerin telefonda
Telefon hicran makamında
Onsekizindesin acının
Kırgın bir gecenin yamacındasın
Bak ay ne kadar şeffaf
Feda etmiş yarısını semaya
Onsekizindesin acının
Bak ay nasıl hicranda
Acına ortak olmuşcasına
Ağlar senin için gökyüzü
Medet ya kadiri mutlak
Onsekizindesin acının
Acılarınla alev alev yanmaktasın
Bitmişken rüzgar gülüne anlattığın masalın
Duvarlar solgun
Çerçeveler ıslak
Yoksun
Selçuk ERKİ