2
Yorum
9
Beğeni
0,0
Puan
1971
Okunma

anlatamadığım herşey adına
manasızlığı giyinerek
suskunluğumu veriyorum sana
kelimesiz onca bakmalarım
gözlerinde bir ülke keşfediyor
tarifi olmamış bilinmeyen haliyle
herkes biraz düşbaz
herkes biraz zifiri
öylesine mağrur kayboluş baktıkların
taş duvar
rüzgar gülü
dahası gönlün sarkacı altında
kitaplara sokulmuş lisanlar
duygu çınlaması altında
kavim göçüsün kimsesizliğime
anlamların yitirildiği bir şafak vakti
kopmuş fırtınanın ardı yıkıntılı serüvensin
yoksulluğuyla sana zengin düşler biriktirmiş
gecenin dip notları delisi sevdam
kayaların
renksiz sularında bul beni
firar gecelerde zamanı durmuş
göğsü çapraz yaralı eşkıyayım
türkülerin yasaklanmış
yasadışı özlemleriyle yıkanırken usum
patika sevdamın toprak yolundan geç
adı koyulmamış bahar tarlası gök
altında tohumları yarılmış yerde ara beni
ah delal
içim paramparça bir vatanın yitikliği
oysa bütün halinde aşklar umut etmiştim
deniz fenerine yaslandığım bir sus vakti
uzaklardaki konuşkan dağlarını seyredecektim
anne bulutlar çocuklarını bayrama hazırlayıp
baba toprağa el öpmeye gönderirken
senle bir kartpostalın içine evreni sığdırıp
sonsuzluğa mektuplar gönderecektik
uzağın cenderesinde
flu yalnızlığını örüyorsun şimdi
üstünde iklimin renginde kazağın
çiçekli basmanı gözyaşınla suluyorsun
batının penceresine düşen şubat
fırtına, yağmur arası dövüyor tabiyatı
doğunun alnından düşen çocuklar
dövülen tabiyatın yaralarına gömülüyor
ah delal
hayat uçurumun kenarında şarkı söylemek
birazdan bitecek ve boşluğa bırakılacak notalar
sen düşlerin ağır aksak ezgileriyle anla beni
umut kaf dağının ardında değil
sevdalı yaşamın gözlerinde saklı
unutma
bin yaşında bir aşkın rüyasında gel
senden öncesine doğmamış
senden sonrasına ölmüşüm be delalım
...