5
Yorum
11
Beğeni
5,0
Puan
3185
Okunma

ay ışıltılı saçlarını gecenin ruhuna deva ettiğim susuşlarım var
bir ses ver sen
dermansız dertlerimle giymişliğimi ah keşke bir görsen
gün ve ateşin kor yangınlarını
bir avuç toprağına muhtacım şimdi
gönül ayaz kışta dar mevsim sonbahar
bir ney’in sesine sarılıp gitmişliğin geceden sabahı çağıran huzuru
yokluğunu dokumak duvar duvar yıkık odasında acılarımın
arasam da bulamamak , bilsen nasıl bir acıdır
ki, sokak sokak seni mevsimlerde
bilemezsin ...
ah tanrım!
gitti mi gidenler şimdi
kalanın alnına yazıldı mı hikayesi
ne ağır bir hüzün bu
sema’ ya uzanan ellerin çaresizliği
kim anlar şimdi
geceden sabaha asırları bağlayan
ilmik ilmik dokuyan ruhları
her yüreğin kanı damlayan gözlerden yaşları
kim alır
kim çıkarabilir beni şimdi düştüğüm çukurlardan
bir ses versen dua gibi
alıp götürsen beni ellerimden tutsan da
bıraksan ne olurdu çocuk günlerimize
koklasa koklasaydı şimdi
o gül goncası , gün gün toprak kokan tenlerimizi
gülümseseydi yıldızlar yine
bitimsiz rüya gibi
yaşatsaydın yeniden
yeniden o masum düşlerimizi
ah tanrım!
duysan da sessizliğimi
şimdi yalnız ve sevgisiz virane
ruhumun çorak iklimlerine
ne olur , bir ses versen
ne olur sesinden
bir ses versen
bir ses ver
sen …
Mert YİĞİTCAN
26 . 01 . 2015
İstanbul
5.0
100% (14)