Gölge Tamircileri
yasa dışı suskularla birbirini hırpalayan insanoğlu
kelimenin gücünü keşfettiğinde imgelerle muazzam savaşlar sergilediler bizden önce hiç yoktun şiarı kopuk aklın hurafe imparatorluğunda devşirme acılara peşkeş çekilen ruhumun narı sabrın giz kilidini aralayan göz bebeklerime kırgın vedalar bırakıyor ruh satıcıları kadavra pazarında ölü eti çiğniyor kekeme uğultusuyla dalları çatırdatan rüzgar çölüne su taşıyor insanlığın uhrevi yarıklarından sızan irin seli yosun tutmuş aklın döl yatağına nifak tohumları ekiyor piç döllenen vahşi soyu ölüm kusuyor yeryüzüne soğuk mermer taşlarında hırpalanan masumiyet kürdilihicazkar gözyaşı döken serçeler ve kavmine küs bir peygamberin sabrından oluşan üçüncü sınıf intihar biçimi sergiliyor gökyüzü eflatuni gecelerde sesime çarpan yalnızlık hissi kırgın vedalar bıraksa da ayaklarının izinde yol güzergahı firâkı muştulayan zamanın beyhude iniltilerinde çürüdü aşk kasıklarında ölüm doğurdu yine yollar solgun yüzlü bahar siyanüre boyanmış aklımın göç yolları ve düşünce sarmalında patinaj çeken anılar bir kadının gözlerinden düşüyor çığlık çığlık ve ben ölüyorum bu uykuda yedi cılız bahar geçiyor ömrümün viran çağından soysuz gölge tamircileri onarıp dursa da varlığımı yüzüm kırık dökük tan yeri kırmızı rujunu sürünce gündüzün şafağına kızıl saçlı kadınlar kan kaybından öldü bir papatya intihar girişiminde bulundu vakitsizce ve soluk benizli bir adam yüreğini külle yıkadı ama sen yüzümü halep’in çay bahçelerine göm gökyüzü eflatun sesini dökünce yine gelirim Barış Çiçek |
Karalamanın muhteşem olanlarını yalnızca bu sayfa da görüyorum
Bizler giderken sen dönüyorsun resmen
Güne düşen yüreği, emeği ve kalemi kutluyorum.
levent taner tarafından 7/8/2015 2:10:35 AM zamanında düzenlenmiştir.