5
Yorum
15
Beğeni
0,0
Puan
2190
Okunma

iki kaçak iki gerçeğin kurgusu
gecenin son virajı
elin yüzün ben
elim yüzüm sen
birazdan şarap şişeleri eskiyecek
mahzenin tozlu hayaletleri
kapısı olmayan hayalle
üzerimize eğilecek
sus şimdilik
duvarların karakolu önünde
kelime toplayan resmiyet var
sakın gözlerinden ayı düşürme
yoksa
ışıksız bir kaçışın adsızları oluruz
yakalanırsak ölür kent
buğulu duran cam ertesi bir günü
dar koridorun
gri soğuğuyla karşılarız
adımı sakın söyleme
senin ismin bende saklı
biliyorum
çıldırmış İstanbul
onca kalabalık yangın
kısa metrajlı yağmurla sönüyor
avuntusuz herkes
ellerinin arasında
kafayı yemiş düşlerle
şizofren şarkılar söylüyor
sen yüreğini oraya çevirme
kirlenmiş duygular armonisi öteki taraf
kulaklarını
uyumuş bir çocuktan alacağın
ödünç masalla doldur
şimdilik duyacağın bütün sesler iltihaplı
zaman o kadar dar ki
yada sen içime, içime göçüyorsun
sevdanla değildir bence
bu seferlik korkuyorsun
bende korkuyorum
ayak bileklerine dolanıp
senle kaçasım var
camekanlarda unutulmuş gölgeler
birilerinin gelip onları almasını bekliyorlar
sen gölgemin alt kimliğine saklan
gelecekler senin gölgenide almasın
kimse umursamaz gidişimizi
yanlız kalır biterim ben
sen gider bitersin
hep başkaları yaşar unutma
iki kişilik bir dünyayız şimdi
şırıngadan enjekte edilmiş umudu
annesi aşka götürmemiz lazım
gece biraz derinleşti
kıyısından yürüyelim karanlığın
ileride bölücü bir yalnızlık var
sakıncalı tutkularıyla
tek başına bir kent olmuş
sokak levhalarında silik harfler
batıl içerikli kitaplar okunur parklarında
sessizliğin adımlarıyla geçelim oradan
küf kokan balkon altlarında rakı olur bazen
etrafında susturucu takmış adamlar
korkma
sadece çığlığını çantanda tut
soluğun ağır çekim olsun
sonumuz ilerici mutluluk
yakalanmasın kavim dolusu göçlerimiz
son birşey
dizayn edilmemiş ruhumla
abluka altında kalmış gibi
seviyorum lan seni...
hadi ölünceye kadar
yaşayalım şimdi...