9
Yorum
21
Beğeni
0,0
Puan
2429
Okunma

âni bir gök devrilmesi
âniden karşılaşmak
yer arar durur ellerin
eski bir makâleden düşmüş cümleler gibi
rengini bile seversin
rengi bile kıskandırır
bir zamanlar dudak değdirdiğin şarabın kırmızısı
anlam veremediğin bir tolerans eğer başını
kutsarsın kendini
kendi kendine yakar mumları
lâkin
kuşları kırmızı çizmek geri getirmez baharı
enine boyuna derlenir ucu yanık anlar
afitap bir sendelemeyle burkulur aklın
oysa dün ne yedin hatırlamazsın
dün neydin sen ey zaman
bunca bitişik harfi
bir çırpıda nasıl ayırdın
jakarlı bir göz yükü tutar ellerinden
usturmaça gibi yarı muhafazakar, yarı yapışkan bir nem
bir replik asılır boğazına
eski şiirlerden kalma;
aşkta; bir kargaşaya yer yoktur
bir de matematiğe
ayrılık sadeleştirir insanı
hatalarının üzerini çize çize, ödete ödete
cümlelerden çekilince anlam
ancak gelirsin kendine
çırılçıplak bir intihâr makası olur
sesinin yarı sepken tınısı
ve beyhude bir çapadan ibârettir zamana
o çoktan unuttum sancısı
sarhoşluk dediğin
yaşananları unutmak değil
hatıraları uyuşturma seansları
en iyi
dört yanını nârâlara boğduğun
boş duvarlara kalkan kadehler bilir
ki; yalnızlık
ıssızlığın daniskasıdır
bir zamanların is karası!..
rol tutmaz bir aynadır dün, kucaklarsın
suçlu çiçekler açar bukle bukle camlarında
tersinden kalkılmış ucube günlerle doludur ceplerin, harcarsın
ne kadar tarasan da dinlemez sözünü saçların
ne giydirsen de tam örtemezsin öksüzlüğü
ki kuvvetli bir öksürüktür
elvedâlar da yoksunluk gibi
bilinmezliğe açılan ilk pencere
dilsiz bir hicretin son sözüdür
ve
kime değse kanar
kuşları yaralanmış bir gökyüzü
kim ne dese öldürür!..
ToprağınSesi
( cansız dizelerime okyanus mavisi sesiyle hayat veren Olgun Onur dostuma sonsuz hürmet ve teşekkürlerimle)
.