6
Yorum
12
Beğeni
0,0
Puan
1948
Okunma

bildiğin yara işte özlem
tek fark
bu yara; yâr’e sarılınca değil
sır olunca geçiyor!
işte dalgalanıyor mavi gözlerin
coğrâfi acılarımı demlediğin parklar
bir hışımla geçtiğim sokaklar gibi
sen akıllı olmuşsun ne yazar
aklını deliyor ikrar
delik deşik kayalar sadece
sessizlik denizini anlayan
dilinde çift burgulu kelepçe
rafa kaldırılmış şiirler diri sadece
dudaklarında pusmuş sloganlar
o şaha kalkmış ram
ki; özlemek hasretin en koyu hâli
üzülüyorsun özlüyorsan
yeni bir renk düştü dilime bugünlerde
ne deniz mavisine benziyor
ne tam gözlerine
hasretin bir ton koyusu diyorum
" ak tolgalı beylerbeyi"
yağmurdan ıslandıkça gülüşen çocuklar gibi
kat kat uçuşan sevdâ çiçekleri yürüyor içime
zaman bileklerine dolanmış uçurtma ipi
mesafeler belirliyor gidişi
özlüyorsun insansan
özlüyorsan uzak...
anla beni diyorum
mevsimlerin dönmedolaptan sıkılmasını beklemek sabır
bu zayıf tenle hiddete dayanmak zor
çare dünyanın yorulmasını ummakta
ne bir kayayım ne toz bulutu oysa
köyleri yutan şehirler doyardı
ufak kırıntılardan öğün olsa
hasretlik en katı yara demişsin ya
gülüşünü sığdıramıyor musun bir zarfa!
ToprağınSesi
.