YÜREĞİNE SESİNE BÜYÜKLÜĞÜNE EYVALLAH HASAN ABİ

...

sahi siz dram dediniz değil mi
kanayan yaraların durmayan acısı

acı
kıyasıya üşümüş bedenlerin
köprü altlarına sığınış öyküsü
dramdı değil mi aklı selim rahatlama
üstüne birde köpüklü kahve deniz kenarı

ah dediğiniz romatizma ağrınız
siyatik, şeker, kollestrol
yani yasal hastalıkların insan hali

şimdi bir puro yakın dumanı bolca
hani
yakılmış bir köyün
resmi kayıtlarda olmayan dumanları gibi
sonra susarak memleketinizi özleyin
hiç olmamış memleketlerinizi
hani
sürgün edilmiş halkların
coğrafyasız kalan kimliği gibi

bir Ramallah alırmısınız
bol acılı..!!
yanında Filistin
salata niyetine
kırmızı şarabımızda var
vurulan çocuklardan taptaze
buyurun sofraya
bütün bu han
hamam
toprak, saray, düş, hayal sizin
susun bir duyan olmasın
dışarı sefil çapulcu dolu
elinizden almasın...!

bugünde akşam oldu
bugünde ölmediniz
düşmediniz Kobane gibi..!
karnınız doydu
dişlerinizin arasında kemik
alın size bir Afrika iskeleti
göbeğinizden zor görünen memlekete bakarak
karıştırın dişlerinizin arasındaki kentleri



dram dediniz değil mi
duygusal filmlerin gözüyaşlı aşkları
birde...

Uğur...
uyuyormusun
Ceylan’ım
güzel gözlü Ceylan’ım
oy bacım...
size baharlar kuşanmış düşler getirdim
kısa metraj bolca berfinli, saklambaçlı,
roboskili..

bildiniz mi
dram dediniz ya
nebilim işte
komünist aşkların
çocuklarını hatırladım
dram dediniz
somada göçük adlı bir şerefsizliği
alıp yüreğimin devrimine bıraktınız
bu arada
adınız neydi
evet doğru
zulüm kişiliksizdir
bağışlayın beni..