6
Yorum
10
Beğeni
0,0
Puan
1240
Okunma
’ yaşamak arzusunun üstünü toprak örtemez ey !
keşkeler kırıldığında dudağımızda
devası hardır bir aşkın ’
zamanla kayboluyor
yollar ve köprüler
bırakalım gürül gürül aksın ırmaklar
suyun da sızısı varsa kendince
gizli bir ezberdir gelip geçtiğimiz duraklar
çünkü özlemek seni
Anadolu’nun kucağında yetim kalmaktı
bulutlar susuyordu bakarken ardından
kuşlar bir o kadar hırçın
gökte gülen ayva
yerde ağlayan narın sızısı bu
yağmura kanat açan tomurcuklar kadar
titredi mi h’iç sesin
aşk hiç doymayan vedaların hastalıklı yüzüydü
ve kader entarisi sadakatin örtüsü
ah ömrümün sararmış günlerine sardığım yanım
sabır tanelerini kaldırınca aradan
yüzümden düşüyordu asma dalları
bilmelisin
güneş mutsuzları incitiyor daima
döşe yazıyorum almıyor
düşe yazıyorum sığmıyor
göğe yazıyorum
tufandan kaçıyor ağrı çiçeklerim
ah yüreğimin varoşlarına sakladığım sevdam !
s’üz beni dilersen
yasla mezar taşına
öl dedin de ölmedim mi