6
Yorum
11
Beğeni
0,0
Puan
1750
Okunma
Üç seanslık haykırış…
Berrak şehvetin göğsüne yatırılan zamansızlık vaveylasıdır bu
Siyah istekleri üzerine örten bedenimin sonsuzluğunda yok olma hevesi…
Sayısız rüyalarımda mum kokularıyla tenini tütsüleyen Tanrı
Uçsuz bucaksız okyanuslarda kaybolurken ruhumun varlığı
Sol kaburganda hisset beni!
Yarım kalmış sevişmelerin göbek bağlarıyla bağladığımız kaderin yolu
Birgün isyanların en büyüğüyle karışlaştığında
Biz ağızlarında kafir dualarla yakaracağız cehennemin kuytularına
Diyeceğiz ki,
Yağ bütün piç kalmış mutlulukların üzerine
Ve yıka günahların en mahremiyle
Soğuk kibirli cesaretsizliğimizi..
…
Üç seanslık kıyamet…
Körpe arzuların bekçisi ruhuna soruyorum
Kelebeklerin bileklerindeki prangaların sesini duyuyor musun?
Kapımı kemiren dominant bekleyişlere inat
Gözlerimin içinde yerleşen çıkmazlarda senli firarlarımın sağ yanını boş bırakıyorum
İçimden boşalan kentlerde peydahlıyorum senden olma zerreleri
Doymak bilmeyen açgözlülükle kamçılıyorum gökkuşağının renklerini
“Etekaltı gülüşlerimi avuçlarının arasına alıp
Beni sonsuz iniltilerin kucağına at istiyorum”
Ben ki,
Bedenimde yarattığın şiddetle söylediğim ilahilerle kutsarken gazabını
Sen,
Cehennemin muazzam tadında ruhumu sallandır
Morarmış kalbimde son bulsun tüm Havva kızlarının masumiyeti
Dilinin tenimde bıraktığı sen zerrelerine karışsın portakal kokuları
İki nefes arası içime batan varlık!
Gözümü bağladığın ipekten korkularla çıplak kalsın varlığım kudretli aynanda
Utangaç sevgilerle kızarsın dudağımın rengi
Körü körüne yürüdüğüm zaman yoksunu kurak tarlalarda
...
Üç seanslık susuş…
Duygu fakiri ellerimdeki kan kokusuyla sevmişliğimden bu yana bedenini
Asırlar kırıldı ömrümün muhtelif dönemlerinde
“Her kor mevsime denk geldikçe ömür
Biçildi altından bedeller zarif nefretlere
Ağıtlar dizildi kulaklarımın duyabildiğince
Sev ve öl denildi naifce”
Yüksek dağ tepesinden bakınca uçurumun gözlerine
Görülen o ki,
Sus payı çalınıp küf kokan ağızlara
Çift kişilik kelimeler gömülmüş tek kişilik mezara
Bedenlerimiz karışmadan evvel toprağa ve ateşe
Göz sularıyla vaftiz edilsin boynuma telaşsız bıraktığın aşk ıslaklığı
Sonrasında…
Heyhat!
Mezarımızın tam ortasında yakılan ateşte oynaşan şeytanların dansı!
Heyhat!
Gri küllerin örttüğü mezarın üstünde tüm sertliğiyle esen rüzgar!