8
Yorum
15
Beğeni
5,0
Puan
1075
Okunma
Gel şimdi gel şimdi
Şarkılar yüzünü sürmüş sokaklara
Aşkın dokunaklığı arkadaşlarım ve akşamlarım
Üşüyen kelimelerin melodileri
Derinden sürmeli etrafımdaki ağaçlarım
Ve o sevdiğim sokak şarkıcılarım…
Sallanan caddelerde gölgelerin
Uygun adımlıydı her seferinde seni hatırlamalarım
Gök kıblem
Yerler mabetlerim
Hangi vakit düşse dizlerim
Kanatlarım sana doğru…
Uçup gider içimdeki kelebeklerim
İki ömre bir öykü
Isla şimdi dudaklarımı
Yağmur çökmeden öncesi
Kollarımdaki yıldızlarımla sarılayım ruhuna…
Şemsiyelerimiz kalsın oralarda
Sen gel parkamda kurulan
Ben sende terleyeyim
Bir kandil ol sen ben etrafında döneyim
Ellerim senin coğrafyana ezber…
Hangi kelime seni tarif edebilir ki
Çarpışırken olmadık bir köşede
Saçların
Sonbaharlarım
Ki sevmişiz bir kere kitapçıların vitrini…
Kekeme kalmış kelimeler
Sana bu kadar lal
Dudağında dört mevsim eteğin gri
Saçlarında sarı
Esirinim diyemezdim ki…
Dedim işte şairler kahvesinde
Telve bulaşığı dudağına dokunmak
Sen kırk yıllık yalnızlığımdın sanki
Ben andan çok yokluğundaki eksikliği saydım…
Seni öperken bu kadar sarhoş kalacağımı nereden bilirdim
Uyurken izlemek bir nevresimde seni
Çırılçıplak ruhlar iklimi sanki
“sarı benizli sevdalar” senin imzan romanlarda
Benim kayboluşlarım senin gidişlerinde…
Şimdi ne vakit bir şiir dokunsa
Kusacak tüm öyküler
Senden önce kırlangıçlardan sonra
Ve ölüm çelenkleri en çiçekli
Dudağımda senden kalma çilek tadı işte…
“Gel şimdi …gel şimdi…”
5.0
100% (15)