6
Yorum
20
Beğeni
4,8
Puan
1387
Okunma
sana davet değil bu hüzzam salâ
kulağında fısıldayan kum fırtınası
hangi ninniyi söylese
biliyorum dinmez bu ağrı
toprağa karışmış öfkenin külleri
masal çocukları çoğalmış saçlarının arasında
yâr dediğin Anne gibi çağırmadan gelendir
ki hiçbir gidiş ölümsüz değil
ve sen gelsen bütün ateşler kül olur
yahut gül üstüne mısralar düşer
seni sözün sultanı gibi karşılardım
ey yâr
dökmeyeceğim yüzümü
dönmeyeceğim yüzümü
sen giderken adını unuttun sol yanımda
yadsımaktan kurtulamadığım tebessümünü unuttun
kimse bilsin istemezdim ama
işte söylüyorum
ey içimi şavkımalarla dolduran dolunay
rüyalarımı tutan aşkın büyüsü
tut beni bırakma
şekilsiz korkuları öpüp başıma koyuyorum
dünya vaktimi, kabir bir parçamı alıyor
kalbim öz diliyle sarılıyor kefene
"Deniz deyip başladığım her şiir ölüm ile bittiğinden
en berrak kuyulara süzülen yusufcuğum ben"
5.0
95% (19)
1.0
5% (1)