5
Yorum
15
Beğeni
0,0
Puan
3316
Okunma

ağaçlara asılmış yağmurdu
ıslak benzetmelerle seni kavramam
toprak kokuyordu özlemin
gözlerimde
nemli bir kent uykusuydu resmin
anneme sarılışlarımda vardın
sarıldıkça aynı anda severdim sizi
biriniz memleket
biriniz umut olur düşerdiniz yüreğime
çocuklara tahsis topraklardan geçerdim
elimde ekmek içi anılar
havada ekim kesiği soğuk
oturduğun duvarın üşümesine yanardım
ihtilaller yaptığın bu kentin
pus kokan sokaklarında arardım seni
dokunduğun direğin altında durup
gece elbiseli telaşına gülümserdim
içmeme kızdığın tütünü yakar
külünü sana savururdum
duman duman dağılırdı hasretin
bir ben bir izmarit kalırdı geriye
sonra akşam olurdu
annemde seyrederdim seni
şefkatinde karşılardın beni
beraber kızardınız bana
ben yinede bir çocuk gibi
yemezdim yemeğimi
ciğerlerime düşen sancıda
sesine merhem takar gelirdin
geçerdi ağrılarım
alın terimde düşlerdim seni
tek şekerle karışır demli çaya
alırdın yorgunluğumu
bazen kanardın yara yara
bazende kabuk bağlardın işte
sahipsizlik basmış mülteci soluma
bir devrim yaparak girmiştin bağıra çağıra
şimdi bütün kitaplarda seni okuyorum
ezgiler seni anlatıyor
zulümlere senle başkaldırıp
senle isyan ediyorum
sen hürriyetim
sen yaşama inancımsın
her gece yıldızlara çıkan eşkıya aşkım
yıldızlardan inen huzurumsun
dahası düşlerimin yazgısıdır çocuksu sevdalığın
kutsanmış tüm antlar üzerine yanarım bir tek göz yaşına
yanarımda bir ah demem şu fani dünyaya
...