4
Yorum
17
Beğeni
0,0
Puan
2819
Okunma

ışıkları söndürüldü kentin
en çokta varoşlar örttü üstüne karanlığı
limanda ölü kederiyle anason kokusu
caddelere mevzilenmiş yalnızlık kaldı
sol yanım seninle
yavaş yavaş hazırlanıyorum
olmayan şairliğime
...
şiirler ağır tahribatlı harf tutanakları
unutulmuş suskun sayfaların örsünde
kalemin çekiç haliyle dövmesi kelimeleri
aralara düşük yapmış virgüllerden
bas bas bağıran duraksama
ve bitişde gelen nokta
yorgun yenilgilerin zamansız uyuklaması
her kurgunun içinde biraz gerçek
her gerçeğin kanamasında
biraz kurgu ağrıması şiir
büyük yanılgılar saklanırken hüzünde
düşlenmiş ne varsa söküp atılıyor apansız
nasılsa zaman karmakarışık ediyor aklı
dinamitlenmiş binbir korku
göçük altına alıyor sözcükleri
bir şiir ölüp
bin şiir doğuyor
bildiğim sensin şiirlerde
yada bir köy kahvesi
dalında direnen son yaprak
dağların eşkıya sesleri
mesela kentler
ve devrim telaşı kangren zamanda
diyorum ki
vazgeçmek sevgiliden
adamlığıma ihanet
eskimeyen yanlışlarla
sevmek anlamını aramadan aşkın
tarifini hiç yapmadan
düşünmek hiç bilmediğin bir insanı
duyumsamak
başka bir coğrafyanın göz yaşını
hissetmek
dini dili ırkı olmaksızın
üzülmek acısına
sevinmek gülüşüne
diyorum ki
alın teri
emek
özgürlük
ah gubani ah KUBANE !!
yazmıyorum sevgili
söylüyorum sol elimle
işid’meyen kalmasın
yüreğimle görüyorum
şiirler sevgili
doğurduğu kadar ana
çığlığıyla çocuk
sıcaklığıyla baba
her şair duygusuna katıp hayatı
yüreğine basa basa inletiyor dizeleri
uçurumların gözlerinden düşüyor bazen harfler
göğün mavisine takılıyor
sokak tabelasına gizleniyor usulca
denizin derinliğine atılıyor
kavga ediliyor harflerle
bazen dize yatırılıp sevilen saçlar oluyor
ve ben susamıyorum göğsümün sevdalı bacısı
ki
kendime biçtiğim onca zaafım varken
alışkanlığım insan oluşum
yazmıyorum
söylüyorum sol elimle
her şair çıplak bakıyor hayata
ve giydiriyor baktığını
deniz feneri oluyor boşluk
hüzzam bir yalan
ve yol üzeri lokantalar
ağaç gölgeleri
kanıtsız arzular
zulüm oluyor her yer
duvarlarda bıçak izi resimler
her şair çıplak bakıyor hayata
ve giydiriyor baktığını
rüzgarın hızını hesap etmeye gerek yok
yağmurların toprağa düşmesi anlamlı
sulara devrik akşam üstü
dizeler paramparça şarapnel duygu
sayfalara şekilsiz yaşam doğurmak işte
bir yelkovan
bir akrep arası
bir sen varsın azat cümlelerde
birde topladığım kadarıyla insan
çatırdayan günleriyle dünya
ahir zaman kitaplarından düşen bilge aşk
çarmığa gerilmiş sabır
otomobil ışıklarından geçen puslu mevsim
dar ağacında üç fidan
Sierra Maestra
kara kıta
üzümler
ve üzeri tozlu yeşillenmiş sarı sıcak
körkütük fişlenmek şairlik
sürgün ediliş benliğinden
kavuşmaya ramak kalmak
ayrılığa dökülüş sonbahar gibi
sol yanımın penceresinden bakarken sen
karşıdaki sokaktan acıkmak gözlerine
rezilce utanmadan dokunmak tenine
ve umudu ayarlamak
şairin şiiri bitirmesi
kaç iklim ölü
kaç sevda ayazda
bilinen bilinmeyen ne varsa
yaşandıkça tüketiliyor zamanla
Rosa’lar direniyor
ateşden öte kawa
Mandela hürriyet yağmurları
Mahir gözlü bir renk halklar
Hocalı kabuk bağlamış bir ağıt
yani ayırmadan
toplamak tüm hayatı şiirin göğsünde
sol yanımda sen
önümde kağıttan gemiler
ve yüzdürüyorum gözlerindeki denizde
ben yazmıyorum
sol elimle söylüyorum
fotoğraflar kadar donuk hayat
hayata can katan şairler
üstüm başım küfürlü bir gece
doğuma hazır bir sabah kaldı geriye
...