2
Yorum
6
Beğeni
4,3
Puan
2276
Okunma

Yine kızıl bir akşam, yine hüzün diz boyu,
Güneş öyle telaşlı çekildi ki, iki elini kapatıp yüzüne öylece sessizce gitti
Sanki bir daha hiç gelmeyecekmiş gibi.
Birazdan gece gelir, takıp bin yıllık hasretleri ayaklarına
Yalnızlıkları alıp kucağına
Büsbütün bohemle yana yıkıla
Sağanak olup yağar üzerimize tüm karanlıklarıyla.
Bizi hazana sürükleyerek
Gözünü nefeslerimize dikerek
Kara perdeleri çekerek
Birazdan ateşe verilir tüm alacalar, aydınlıklar.
Ve üşür hanımeli çiçeklerim,
Üşür öksüz yürekler, üşür dört duvar
Ve sabahlar ağlar.
Gecenin kapısında, yılan koynunda umudu saklar,
Ama olur saatler kırılır zamanın zembereği,
Çağlayanlar susuz kalır, zulada bir kadın ağlar,
Bir bir terk eder küfesini ve ortada kalır çırılçıplak ruhlar
Boş küfeler bir çığırtkan gibi ’umut umut’ diye niyazlar
Ve umut yılanın koynunda saat sabaha beş kala yavrular,
Çernobil uğramış gibi eksik doğar umutlar.
Gece aydınlığı örttüğü gibi acıları saklamıyor,
Hepsi ulu orta gözlerime batıyor,
Beynimde deprem, ellerimde erozyon
Yüreğimde heyelanlar ve ömrümde kan kaybı var.
Gece aldırmadan, ardına dönüp bakmadan
Gözlerimizin içinden akarak, döngüsünü tamamlar.
Nimet ÖNER
16/09/2014
02.55
Gece yarısı uykum kaçmıştı, balkonda oturmuş ayın seyrine dalmıştım, masum duruyordu gece, sanki nefesler bile uyumuştu, birden bir kadın ağlaması gecenin sessizliğini bozdu, karşı apartmanda genç bir kadın hıçkırıklarla ağlarken ’’hakan seni hiç affetmeyeceğim’’ diye bağırıyordu ve ayın seyrine acı bulaştı. O gecenin anısına...
5.0
83% (5)
1.0
17% (1)