5
Yorum
15
Beğeni
5,0
Puan
1899
Okunma
“Anladın mı ?” dediğinde “Anlayamadım diyemedim. Eğdim başımı kumlara gömer gibi.Biraz toprağı eşeledi gözlerim.
Yaktığımız ateşin etrafında onlarca kelebek; biraz ölüm kokusuna, az aydınlık umut, biraz yaşam telaşında, dönüp durdu her şey etrafımızda. İçini çekip asırlık acılara dokunmuş, nasırlı parmaklarındaki yorgunluğa aldırmadan karanlıkta kanatlarını çırpan beyaz kanatlı bir martıyı gösterdi bana.
Şehrin ışıkları bize göz kırparken o kirli sakalını sıvazlarken iki öksürdü, yutkundu ardından gözlerini alevlerin kenarında duran kelebeklere takılırken “ Anladın mı ?” diye bir kez daha sordu. Başımı sallarken gök kara, yer simsiyah, ateşten vuran gölgemiz şehre doğru titrek bir resim çiziyordu…
“İyi de Ustam” derken onun cebindeki şiir kitabını gözümle işaret edip “ Şimdi şiir kadar kısa bir o kadar güzel mi nefes almalı insan” dedim. Yağmurun ilk damlaları yanan ateşin içinde çızırtılı bir ses çıkarım sustuğunda o dudağını ıslayıp benden çok karanlıkla konuşurmuşcasına soruma cevap vermeye başlamıştı…..
( bu da öyküsü olsun…)
ANLADIM....
Yaşamak derdin ya sen usta
Şimdi sanırım anladım
Tek başına karanlıkla konuşurken geceyi yoldaş bilmeyi
Tütünsüz kalınan her akşamın şafakları daha da bi’uzattığını…
Bir sabah iki siyah zeytinle de sebepsiz gülümsenebileceğini
Bir şehrin tüm IŞIKlarını uzaktan okşayıp nasıl ısınılacağını
Şifacı şiirlerin yürek acılarına merhem olduğunu
-Şimdi sanırım anladım-
Şairlerin gök gürlerken yağmurda sebepsiz dolaşmayı sevdiğini…
-Yaşamak derdin ya sen usta-
Hayatı tam ortasından öperken ıslak kalmalı benim de dudaklarım
Şiir yazmayı bilmesem de sevişmeli gözlerim dört mevsimle
Çırılçıplak koşmalı adımlarım tüm kırlangıçların kanatlarında adım
Kalmalı en azından dünyanın tam merkezinde varlığım
Börtü böceğe yem olmadan diri diri sevmeliyim çevremde yaşama dair ne varsa….
Kelimelerden bir dergah kurup kendime
Demli bir sevinci doldurmalıyım tüm ceplerime
Aldığım her soluk arkamdan küfretmesin diye
Musluktan dökülen su misali kana kana seslenmeliyim evrene
Ya da yıldızlara
Ki ne kadar kapalı durursa dursun kara perdeli bulutlar….
-Yaşamak derdin ya sen usta-
“Masumiyet Müzesi” duruşlu odalara intizar etmeden
Aldığım tek biletli bir hayatsa kıymetini bilmeliyim
Ruj kalıntılı izmaritlere inat iki öğün sevişmeliyim
Hazır tüm kokular dibine kadar gelmişken burnumun
Koklamalıyım sokak kenarındaki bir evin yüksek penceresinden bir begonyayı….
-Yaşamak derdin ya sen usta
Sanırım şimdi anladım-
Saatlerin iş olsun diye duvarlarda durduğunu
Yelkovan dururken de zamanın akıp gittiğini
Bir de insanların zamana ha bire direndiğini
İşte bu yüzden kelebekler düşmeden önce iki sevişmeliyim kendimle
-Sanırım şimdi anladım-
Yaşamanın en büyük aşk olduğunu …
...."Sevinçlerimden bir dergah kurup; demli bir umut doldurdum yüreğime....Aldığım nefesler beddua etmesin arkamdan,kana kana sevdim sevgiyi,salıverdim evrene.....Kordon (canan izdaş)
teşekkürler...
5.0
100% (12)