0
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1152
Okunma
her şey daha iyi bir gelecek içindi
kurulan hayaller,
ulaşılmaz gerçeklerimiz
ve varsayım ile tutunduğumuz yılar
hepsi bir hayalden ibaretmiş
bilemedik…
kendi yanılgılarımızda kayboldukça
sığındığımız yalnızlığı aşk bildik
Allah var, her şeye rağmen
yürekten sevmiştik…
zaman geçtikçe, dünya değişti sandık
oysa, sabah aynı sabah, akşam aynı akşamdı
sen sevdam, yokluğun düşmanımdı
dört mevsim de sadece nakaratın tekrarıydı
ne yazılan şiirler,
ne de yüreklerin düeti bitmez sandık
işte en çokta burada yanıldık
zaman geçti, bulanıklaştı düşünceler
yazdıklarımın rengi bulandı
şiire hangi duyguyu giydirsem çıplaktı
sonra fark ettim ki…
ne değişen zamandı,
ne de yalan olan dünya
değişen de, yalana bulaşan da bizdik
her şeye rağmen sevmiştik
hem de, şehvetin ihtirasa gebe kaldığı gibi
sözlerinde sözlerime gebeydi
bu yüzden seni severken,
henüz doğmamış çocukları da sevdim
mesafelerin anlamsızlığını da
dokunmadan sevmeyi de
böyle öğrenmiştik
sonra gün geldi…
kabul olmamış dua gibi yazgımıza yenildik
yüreklerin parmaklarda dansa durduğu
o sonsuz heyecanlar,
sönmüş ateşin külleri gibi savruldu
birimiz mesafelerin,
diğeri ise aklın elinden tuttu
adeta iki yabancı gibi
herkes yoluna gitti
uzun bir molaya eğildi gülün boynu
sonsuzluk bahçesinin
Songül/ü karaya çaldı
ve inkar edemem çokta haksız sayılmazdı
ama hesapta hep dönmek vardı be gülüm
kelebeğin ömrüne adanacak kadar
basit değildi sevdamız
bir gün baktım ki gerçekten yoksun
dudaklarımın kıyısında ölüm mezarlığı
ne okuduğum Fatiha, ne dilediğim yaşam
ne kadar sevdiysem, o kadar sustum
yokluğuna her gün farklı kefen giyinip
bir türlü ölmeyi beceremeyen aşktım
gün geldi ruhumun gölgeleri boyumu aştı
hangi mahzene durduysam yokluğun
mevsimler dörtnala koşar oldu içimde
alelacele bir ilkbahar, bir sonbahar
yaşıyor yüreğim…
sonra fark ettim ki,
dilsiz sokaklarda yorgun adımlar
caddeler yosun giyinmiş,
şehirde koşuşturma ve herkeste telaş
lakin gel gör ki
bu yürek bir sana muhtaç
bir zamanlar
iki kıta, iki medeniyet arasıydı sevdamız
aynı yakanın yabancıları gibi olsak da
varlığına bir başka bakardı Çamlıca
hani sevmiştik yürekten / güya…
yoksun…
kirpiklerime asılı hayaller sirrusa döndü
yanaklarımdan devrilen tavlımın içinde eza
şehvetin narından, cidar bir sessizliğe göçebe yüreğim
diyorsun ki yapma can…
söylesene bana?
cananı gitmiş canın mecnundan ne farkı var?
5.0
100% (1)