5
Yorum
14
Beğeni
5,0
Puan
1920
Okunma

/ ...Bu Eylüle gıcığım var lütfen idare edin dostlar... /
zamana sis gibi düşmüş bir sonbahar
akşama dönerken vakti saati
kum grisi dağılmışlığın yağmur bulutları
zaten niceden beridir bende kalan
kaybedilmişlerin eskimiş hüzünleri
bir de
asla terk etmemişliğiyle
tenime sinen Eylül’de ayrılığın kokusu
hep eksilir bir yanı hatıraların
her yaprak düşerken bir bir
ömür takviminden
biri daha eksilir sevdiklerinin
can kafesinden yaralı
kimbilir hangi elden
hangi dilden
bir kuş daha uçar gider sonra
uzak iklimlere sorgu sualsiz
boşluğa uzanır eller çaresiz
anılarda yaşatır ölümsüz yanlarını
geride kalanlar
bir zamanlar yaşayan canların
gölgelerinin izini sürer
kenar köşelerinde izbe meyhanelerin
ağlamaklı bir mevsimden uzanan hüzünle buruk
yorgun bestelerin nihavent şarkılarıyla
şehrin ışık çıkmazlarında kaybolur sesler
karanlık sokaklarda kaybolur ümitler birer birer
iki kartalın kanat sesleri yankılanır gökyüzünde
keskin gözleriyle çoktan yakalamıştır avını
şehrin üzerine çökmüş şeytani karanlığın
gözlerine odaklı ve acımasız
koparır bir hamlede alır tüm ihanetlerini gözlerinden
ölgün kimsesiz şiirlerin ahını alırcasına
en kimsesiz yanlarından gülümser insana
savurur ümitsiz zamanları
ve üstüne çökmüş şeytan büyüsünü yırtar bir hamlede
kaldırımlarda nice insan cesedidir sahipsiz
öper bir hamlede hepsini gözlerinden
iki kartaldır ikisi de birbirinden yürekli
can verir sırasıyla
Eylül’ün aldığı canlardan , tüm kaldırım ölülerine
bir kaç insandır aslında
böylesi ağır yaşanan ruhsuzluğun
tüm sehirleri esir almışlığında
kahredici aymazlıkların yağdanlıklarından ötede
depresyonist insanlığın
sürü kıyımlarına mahkum zannedilen dünyanın
ölüm ötesi çılgınlıklarda
tanrısal erdemlerle
tüm ihanetlere karşı bayrak açmış kartallar
onlar asla göçmen kuşlara benzemediler
ölümün ötesi yoktu onlar için
ya var olacaktı sevgi tüm insanlık için
ya da yok olacaktı her şey
gömülecekti tüm değerleri onlarla beraber
yok olacaktı tüm dünya ve tüm erdemler
ölümsüz bir kaç ruh idi
bunca ölümlünün kaderindeki esaret zincirini koparan
şimdi nerelerdeler kimbilir
aydınlığı görebiliyorsak eğer
yüreklerimizde
bir mum alevi kadar zayıf bile olsa
katran bir gecede
o iki kartalın gözleriyle bakabiliyorsak
en katlanılmaz ihanetlerin kanlı yüzlerine
üzerimize örtülen karanlıkların perdesini
yırtabiliyorsak pervasızca
Eylül , bir daha asla
eskimiş anılardan ibaret olmayacak
yeniden yazılacak Eylül hikayeleri
ve biz yeniden bütün görkemiyle hem de
insan olacağız ...