0
Yorum
6
Beğeni
0,0
Puan
1042
Okunma
kederli eski bir pencere
küçük zamanların dinmeyen saatleri
ve onun altında yapraklarını duvarlara değdirip
yıldızlardan ışık sağan umut ağacı
ellerini açıp başını öne eğen
hüzün tadında eski bir yolun başlangıcı
sadece düşündüğün gibi ol
düşlediğin gibi uzun
sevgi batımlarına kapanıp ışıyana dek
tekrarla duyduklarını
kedi ve ince duvar
yumuşak hissedişini bir rüzgar gibi
göğsüne sokup ısıtabilen
yavrusuna düşkün bir anne için
yelesi soğuklaşıyor toprağın
yine bir gün umut içinde
aklımda tatlı bir soru ile beliren yüzün
yüzüne düşüp
kendimi bulana dek
bulut mu olurum üzülüp
güneş mi
sarı pabuçlarını havaya atan
geçmiyor sırtıma batan ellerin
ellerin
ışıltılı bir nehirden dağların yüreğini emip
yeşil olana dek ellerim
gülümsüyor otların ucunda
sabah sisleri gözyaşlarıyla ıslanmış
eski bir aşktan bahsediyorlar.