12
Yorum
21
Beğeni
5,0
Puan
1817
Okunma

felaketimi muştulayan denizlerde boğuluyor gözyaşım
sabi bir çocuk olup küsü veriyor güneşler
ne kadar vebal varsa takmış t/yakıştırmışım
öyle güzelim ki ölüme dair
saçlarımın ucunda heybetli bir sabah yıldızı
gözlerimde silueti gök kuşağının
bir hıçkırıkta yapışmışım boğazına ayrılıkların
çocukluğumu isteseler veririm bir avazda
nasılsa yeniden doğurur beni anam
biriktirerek yangını yozlaşmış sancımı avuçlarında
imansız bir ölümden kaçıyorum ciğerlerimi rehin alarak
tamamlanmayı bekliyor yorgun etimde şafak
kimse aramıyor ardını arkasını
usulca boğuluyorum kendi kanlı gözyaşımla
bir militan gibi acele ediyor insanlar beni itip kakmak için
oysa ;
tüm davam
doğru bildiğim bir kalbe asılı kalmaktı bir kıyam
sadece bir nefeslik cennet uğruna
bu suyu yırtan anlamsız öfkem
sıkışıyor beynimin gün ışığı görmeyen yerlerinde
tek kullanımlık bir üzüntüyü
cılkını çıkararak öğütüyorum dişlerimin arasında
susmak
ölü ya da diri
çürüyen etlerimin gölgesinde
varlığım varlığına armağandır
savaşla sabaha kalkan altı ıslak çocukların
ben vermedim hiçbir şiire canını
iki imge yazana kadar
birkaç hayat daha sıyrılır kafiyelerinden nasılsa anlamsızca
diker de başımı
gökyüzünü de tırnaklarım da ben
veremem daha doğmamış yıldızlara öfkemin hesabını
sen
bendeki hıçkırıkların tanımlanmamış isimsiz coğrafyası
sen tüm hayatımın aleni foyası
yı/kandığım her geceye sar ve kucakla beni
öp dayak yediğim yerlerimden
acımayacak emin ol ki
göğsümü yırtan yalnızlığın hırpalamaları kadar
Gülşah Gayret
TEKİRDAĞ
_
5.0
100% (21)