23
Yorum
23
Beğeni
5,0
Puan
2473
Okunma

Ben Haliç’ in sırtında mavi
Ben, sokaklarının emzirdiği serseri
Sessizce ayaklarım sana varıyor
Çamurun topuğumda efsane gibi yayıyor kendini İstanbul
Biraz uykum gelecek olsa
Sana getiren otobüsün son camında
Göz kapaklarım inat ediyor Kız Kulesi’ ne
Sana aralıyorum kendi kendimi
Bir efsane güzelliğin Galata’ da
Biraz deniz kokusu, bir bardak çay buğusu
Sırça saçlı bir kız gibisin İstanbul
dar sokaklarına iliklemişim düğmelerimi
Üstünde ömrümüzün en güzel sabahları
teslim ediyorsun kendini korkmadan ellerimize
Kanlıca’ nın göğsü ne halde şimdi
Ezanların bekliyor mu, emzirmek için martıları
Kaldırım taşların yoksun kalmış sevgililerden
Kanun sesi ne çok yakışır sana oysa
İki duble rakıyı arkadaş ettiğinde yüzü benekli ihtiyar
Dem salarken ağlayarak evinin avlusunda
Ey İstanbul
Boğazında düğümlü kaldı aşklarım
Uzanamadım şöyle boylu boyunca doyasıya bağrına
Hep su aldı kağıt gemilerim kıyılarında
Yıkık viran evlerinin arasında
Ne çok özledik
pantolonlarını toplaya toplaya misket koşturan çocuklarını
İstanbul
Yarım yamalak bir türküsün şimdi dilimde
Usanmadan mırıldandığım
Bir dublede boğup tükettim ömrümü ne yazık
Biraz Kız Kulesi dinledi beni
Biraz da Beyoğlu sokaklarıyla direndik gelmeye üşenen sabaha
Sen
Sen İstanbul
şeker mi yapıştı saçlarına
Arala kendini incecik bir çizgiden bana
İki seçenek var önümde
Ruh halimde felç düşlerim
Bir yanda yalnızlığım
Bir yanda kocaman kalabalığında sen İstanbul
Günlerce haykırsam tepelerinden
Duyar mısın içimde can veren gençliğimin sesini
Öder mi ömrümün zararını bana
Beni taşımaktan yorulan zavallı ayaklarım
-
Gülşah Gayret
Tekirdağ
_
5.0
100% (22)