12
Yorum
22
Beğeni
0,0
Puan
1542
Okunma
Saymadım
göğün bilmem kaç kez yıkılışını üzerime
seyrederken bir denizin alaborasını...
Kopuverdi mi dalgaların çığlığı
soyunup lacivertten
griye evrildiğini bilmem kaç defa
ve acıya bilendiğini gözlerindeki keskinliğin..
Kayıptı zaten yuvasında gözlerim
Âşiyanda bülbül avazıydı
dilimden dökülürken heceler
Ve sökün etti o anda yıldızlar
avuçlarımın içinden geceye aktılar..
Kim yakmıştı bu kandili alnıma
Hangi ağacın dalındaydı çaputum
Ya ellerim.. Nasıl da soğuktular
göynürken tenim..
Hangi gecenin çığrından kopup
düşmüştüm..?
Ve ayın on dördüydü;
üşümüştüm..
Kuytularda buldum kendimi bir zaman sonra
saklanmıştım acıdan, bulduğum ilk saçak altına
Kaçışırken serçeler
tuz buz oldu sükûnet
Derdest edip cümle düşleri
serilip kaldım öylece
gecenin kıvrılan eteğine..
Yokluğun içinden geçerken zaman
parça tesirli bir yaşamak tutturdum işte;
ne kadar çoksa
o kadar yok..
Anlayan anlar;
nerede düştüğünü cebimdeki umudun..
Az mı beklemiştim oysa
açılsın diye o perde...
Genzi yakan ne varsa acı diye
içime teğelli gece kuşu;
sesi çoktan donmuş,
dalların ucunda
çiçek ölüsü...
Bilmem ki
söylenir mi bir gün
onların da türküsü...
ÖzlemTARHAN
9/temmuz/2014